Göçebekültüre ait bir edebiyattır. Yazılı eser çok azdır; genellikle sözlü bir edebiyattır. Aşk, doğa sevgisi ve kahramanlık konuları işlenmiştir. Yabancı sözcüklere hemen hemen hiç rastlanmayan bir öz Türkçe ile oluşturulmuştur. Çoğunlukla anonim ürünleri içerir. İslamiyet’in kabulünden önceki Türk
Koşuk Sav. Destan. Sagu, ölen bir kişinin ardından söylenen bir tür ağıt şiiridir. Genelde ölen kişinin erdemlerini ve yiğitliklerini konu alır. Yedili hece ölçüsü ile, nazım şeklinde söylenir. Edebi sanatlara yer verilir. Dörtlük esasına dayanır. Ölen kişinin kahramanlıklarını, başarılarını, erdemlerini
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı. Şaman, kam, baksı, ozan adı verilen sanatçılar tarafından icra edilmiştir. Bu sanatçılar “kopuz”adı verilen bir saz aleti kullanırlardı. Doğuşu her ne kadar dini törenlere dayansa da zamanla din dışı konular da gelişmiştir.
Türk destanlarının tümü ikinci evrede (oluş evresi) kalmıştır. UNUTMA: İslamiyet Öncesi Türk edebiyatı örnekleri olan sav, sagu, koşuk gibi nazım biçimlerinden ilk bahseden ve ilk örneklerini yayımlayan eser Divanı- Lugatü’t Türk’tür. Türk Destanlarının kaynakları: 1. Arap, İran, Çin kaynakları 2. Firdevsi
Bu sebeple, elinizdeki kitapta, ilk sözlü edebî örnekler olan sav, koşuk, sagu ve destanlar ile ilk yazılı edebî örnekler olan Göktürk Kitabeleri'nden başlayarak İslâmiyet'in kabulünden Tanzimat'a kadar süren uzun bir dönemde ortaya çıkan edebiyatın temsilcileri ve eserleri ele alınmıştır.
lE7Dk. Cevap DİVAN-I LUGATİT TÜRK GENEL ÖZELLİKLERİ1 - 11. yüzyılda - Türkçenin ilk sözlüğü, antolojisi, ansiklopedisi ve dil bilgisi - Araplara Türkçe öğretmek, Türkçenin yaygınlığını göstermek için Mahmut, birçok Türk boyunu gezerek derlemeler - Sözcükleri örnekleyen atasözleri ve şiirler kullanmıştır. Bu özelliği, onun, kendinden sonraki Türk edebiyatı için çok önemli bir kaynak olmasını sağlamıştır.5 - Kitabın yazıldığı metin Hakaniye lehçesiyle, açıklamaları ise Arapçayla olarak Divan-ı Lugatit Türk ile ilgili bilgileride yazımın devamında Lugatit Türk Günümüz Türkçesi ile Türk Diyalektleri Sözlüğü,Kaşgarlı Mahmud tarafından Bağdat’ta 1072 – 1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça bir sözlüktür. Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olup, batı Asya yazı Türkçesi hakkında var olan en kapsamlı ve önemli dil anıtıdır. Eser Halife Ebtil kasım Abdullah’a Arap Sözlük bilgisi ilkelerine göre hazırlanmış olan sözlük, Kaşgarlı Mahmud’un Türk boyları hakkındaki etraflı bilgisinin yanı sıra, Arap Dil bilimi konusunda da esaslı bir eğitim görmüş olduğunu önemli bir dil olduğunu anlatmak ve Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır. Eser Türk lehçelerindeki harflerin alfabe sırasına göre düzenlenmiş ve eserde manaların iyi anlaşılması için örnek cümlelere yer Lugatit Türk bir sözlük olarak hazırlanmasına rağmen Türk sosyolojisi, psikolojisi, edebiyatı, gelenek ve görenekleriyle ilgili bilgi veren ve nesir parçaları, bazı vakalar çeşitli örneklerle zenginleştirilmiş bir ansiklopedi niteliği göstermektedir. Bu dönem ürünleri içerisinde Türk edebiyatının en eski yıllarına kaynaklık eden en önemli düzyazı bir eserdir. Bu yönüyle dönemin diğer eserlerinden ayrılır. Ancak eserin içindeki koşuk, sagu gibi örnek şiir parçaları nazma da yer verildiğini göstermektedir. Sekiz bölümden oluşan eserde 7500 kelime ve Arapça karşılıklarıyla bunların kullanıldığı örnek cümle veya şiirler; sagu, koşuk ve sav örnekleri; dilbilgisi kuralları ve o devirdeki Türk boylarını gösteren bir harita Mahmut, kelimeleri göçebe boylar arasında gezerek bizzat kendisi derlemiştir. Dilbilgisi kurallarına eserinde yer veren bir filolog; Türk boylarının etnik durumunu şemayla anlatan, Türk toplulukları hakkında bilgi veren bir etnograf; ayrıca Türk boylarının yerleşim alanını gösteren bir harita çizmiş olan ilk Türk Mahmud, Divân-ı Lügati’t-Türk’e şöyle başlar;Esirgeyen, koruyan Allah’ın adıyla,“Allah’ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Allah onlara Türk adını verdi. Ve yeryüzüne hâkim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Allah tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Hak’tan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler, Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri, kötülerin şerrinden korudular. Cihan hâkimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek, bu suretle her türlü arzuya naili olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir.”Kaşgarlı Mahmud’un 11. yüzyılda Balasagun’u merkez alarak çizdiği Dünya haritası o dönem Türklerinin yaşadıkları bölgeleri ve dağılımlarını göstermesi bakımından dikkate şayandır. Harita, Türklerin bulunduğu bölgeleri göstermek amacıyla çizilmiştir. Daire şeklinde olan haritanın çevresinde Doğu, Batı, Kuzey, Güney yönleri belirtilmiş, bazı deniz ve ırmaklar gösterilmiştir. Batıda işaret edilen yerler İdil boylarına, yani Kıpçakların ve Frenklerin oturdukları bölgelere kadar uzanır. Güney-Batıda Habeşistan’a, Güneyde Hint, Sint, Doğuda Çin ve Japonya’ya işaret edilmiştir.
divan-ı lügatit türk'ün özellikleri nelerdir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster divan-ı lügatit türk'ün özellikleri nelerdir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster Divan-ı Lügat'it Türk Hakkında Bilgi Veriniz . * Divan-ı Lügat'it Türk adlı eser on birinci yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış bir eserdir . * Bu eser Kaşgarlı Mahmut tarafından Ebu'l Kasım Abdullah'a sunulmuştur . * Kaşgarlı Mahmut filolog , etnograf ve aynı zamanda haritacıdır . * Bu eser ansiklopedik bir sözlüktür . * Türkçe'nin Arapça'dan üstün olduğunu kanıtlamak için yazılmış olan bir eserdir . * Bu eser Türk dilinin ana eseridir . * Türkçemizin ilk dil bilgisi ve ilk sözlüğü olma özelliğini gösterir . * 7500 Türkçe kelimenin Arapça karşılığı verilmiştir . * Bu eser Arapça yazılmış Türkçe bir sözlüktür . * Kaşgarlı Mahmut bu eserinde Türkçe sözcüklerin karşılıklarını çeşitli örnekler ile vermiştir . * Bu eserde halk ürünlerinden olan sav, sagu, koşuk ve destan gibi örneklere rastlayabiliriz . * Türklerin örf ve adetleri , gelenek ve görenekleri hakkında bilgi veren bir eserdir . * Bu eserde bir Türk dünyası haritası yer alır . * Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat'it Türk adlı bu eseri Alper Tunga Destanı'nda bahsedilmiştir . * Bu eserde Hakaniye lehçesi kullanılmıştır . * Bu eser Karahanlılar dönemine ait bir eserdir .
Türk yazı dillerinin, lehçelerinin ve ağızlarının dil özelliklerini belirleyen, söz varlığını derleyerek bir araya getiren Kâşgarlı Mahmud kendisine sonsuz bir ün, bitmez tükenmez bir kaynak sağlaması dileğiyle elde ettiği bu bilgileri yazıya geçirerek ortaya koyduğu eserine Dîvânu Lugâti’t-Türk adını verdi. Divan-ı Lügati't Türk, Türkçenin bilinen ilk sözlüğüdür. Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılan Türkçe-Arapça bir sözlük, 638 sayfadan oluşan meydana gelir. Önsözde yazar, Türk dilinin tarifini, lehçelerin özelliklerini sayar ve dilbilgisi kurallarını Arapçadakilere kıyasla gösterir. Kaşgarlı Mahmut'un 1072 yılında yazmaya başladığı eseri 1074 yılında tamamlandı. Kaşgarlı Mahmut, kitabın malzemesini, Türk dünyasının çeşitli boylarından topladı ve kitabı Bağdat'ta yazdı. Eserini, 470'te 1077 Bağdat'ta Halife Muktedî-Biemrillâh'ın oğlu Ebü'l-Kasım Abdullah'a takdim eder. Kaşgarlı Mahmut, Türk dilinin Arapçadan üstün olduğunu söyler ve buna dair örnekler verir. Sözlük bölümünde ise Türkçe kelimelerin Arapça açıklamaları yapılır. Eseri Türkçeden Arapçaya sözlüktür. Arap sözlükçülüğü geleneğine göre kelimeler Arapça vezinlere göre tasnif edilir. "Türklerin görgülerini, bilgilerini göstermek için söyledikleri şiirlerden örnekleri kitaba serpiştirdim. Sıkıntılı veya sevinçli günlerde yüksek düşüncelerle söylenmiş olan ve ilk söyleyenden sonra kuşaktan kuşağa aktarılan atasözlerini de kitaba aldım. Böylece kitap en üst düzeyde yetkinliğe ve mükemmel arılığa ulaştı." Türk dilinin ilk sözlüğü olan Dîvânü Lügati't-Türk, çeşitli Türk boylarından derlenmiş bir ağızlar sözlüğü karakterini taşır. Bununla birlikte eser yalnızca bir sözlük olmayıp Türkçe'nin XI. yüzyıldaki dil özelliklerini belirten, ses ve yapı bilgisine ışık tutan bir gramer kitabı; kişi, boy ve yer adları kaynağı; Türk tarihine, coğrafyasına, mitolojisine, folklor ve halk edebiyatına dair zengin bilgiler ihtiva eden, aynı zamanda döneminin tıbbı ve tedavi usulleri hakkında bilgi veren ansiklopedik bir eser niteliği de taşır. Kitapta yalnızca Karahanlı dili değil aynı zamanda Türk boylarının söz varlıklarına da yer verilir. Bu yüzden esere Türk Lügati değil; Türk Lügâti yani "Türk diller" denir. Burada dillerden maksat ağızlardır. Kıpçakların dili, Oğuzların dili gibi. Eserde madde başı olan kelimelerin açıklamaları yapılırken mânalarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak maksadıyla deyimlerden, atasözlerinden ve şiirlerden örnekler verilir ve bunların Arapça tercümeleri de yapılır. Ayrıca bazı âyet ve hadislerden deliller getirilir. Sözlüğün çeşitli yerlerinde dağınık halde bulunan atasözlerinin toplam sayısı yaklaşık 290 kadardır. Dîvânü lügati't-Türk'te madde başı olarak alınan kelimelerin sayısı yaklaşık 8000 civarındadır. Divan-ı Lügati't Türk'ün bulunuş hikâyesi Divân-ı Lügati't Türk'ün bilinen tek nüshası İstanbul Millet Kütüphanesi Ali Emiri Efendi yazmaları arasında bulunur. Bu tek nüsha da bir şans eseri olarak kaybolmaktan kurtarılabilmiştir. Kilisli Rıfat'ın anlattığına göre "Meşrutiyet'in ilk yıllarında ve Emrullah Efendi'nin Maarif Nazırlığında bulunduğu sıralarda, eski Maliye Nazırlarından Nazif Paşa'nın akrabası olan bir hanım günlerden birinde Sahaflar Çarşısı'na satılık bir kitap getirdi; kitapçı Burhan Efendi de bunu satmak üzere Maarif Nezareti'ne götürdü. Ne var ki, Nezaret kitap için istenen 30 sarı lirayı fazla bulduğu için kitabı almaktan vazgeçti. Bunun üzerine kitabı bir de Ali Emiri Efendi'ye göstermeyi uygun gördü. Ali Emiri, kitabı şöyle bir inceledikten sonra değerini takdir ederek istenen 30 san lirayı ödeyip hemen satın aldı. Ancak, bundan sonra da Ali Emiri Efendi herkese bu eserin öneminden bahsettiği halde, kaybolur korkusu ile kitabı kimselere göstermedi. Onu görmek isteyip de göremeyenler arasında devrin ünlü sosyolog ve fikir adamı Ziya Gökalp de vardı. Daha sonraki yıllarda harcanan uzun çabalar ve Sadrazam Talat Paşa'nın araya girmesi ile bu değerli eser Maarif Nezareti'ne devredilerek ve Kilisli Rıfat Bey'in denetimi altında 1915-1917 yılları arasında iki cilt halinde bastırılarak kaybolmaktan kurtarılır." Dîvânü Lügâti't-Türk'ün ilk defa neşredilmesi I. Dünya Savaşı yıllarına tesadüf etmesi ve Orhun Yazıtları'nın deşifre edilmesine yakın bir tarihte ortaya çıkması "Türk Milleti" ve "Türkçe" telakkisi için son derece önemli oldu. Bulunmasından itibaren tam metni birçok dünya diline tercüme edilen Dîvânü Lügâti't-Türk pek çok bilimsel araştırmaya ve çalışmaya konu oldu. Dîvânü Lügâti't-Türk'ü konu alan veya Dîvânü Lügâti't-Türk'ten yararlanarak Türk dilinin tarihsel dönemlerini ve lehçelerini inceleyen çok sayıda makale yazılmış, bildiri sunulmuş, kitap yayımlandı. İlk Türk dünyası haritasını da barındırıyor Kaşgarlı Mahmud'un eserinde yer alan haritanın ilk Türk dünyası haritası olması bakımından büyük değeri vardır. Haritada Türklerin oturduğu yerlerle bunların münasebette bulunduğu milletlere de yer verilir. On birinci yüzyıl Türk dünyasını resmeden bu harita ile birlikte Kâşgarlı Mahmud, Rum ülkesinden Maçin'e dek Türk ellerinin hepsinin boyu beş bin, tamamı sekiz bin fersah eder dedikten sonra bunların hepsinin iyice bilinmesi için haritasını yeryüzünün şekli gibi dairede gösterdiğini belirtir. Kâşgarlı Mahmud'un haritasını yuvarlak biçimde çizmesi ve bunu da dünyanın biçimi ile açıklaması, on birinci yüzyılda dünyanın yuvarlak olduğunun Türkler tarafından bilindiğini gösterir. Dağlar kırmızı, denizler yeşil, ırmaklar mavi, kumluk alanları sarı renklerle tespit edilir. Haritanın esas merkezini Balasagun şehri teşkil eder, diğer şehirler ve belli başlı yerler bu şehre göre düzenlendi. Ancak eserde adı geçen bazı yerler meselâ Çigiller, Suvarlar haritada gösterilmez. Kâşgarlı Mahmud, haritasında Çin Seddi'ni, akarsuların yutularak yok olduğu kumluk bölgeyi, kadınlar şehrini, vahşi hayvanların ve ilkel insanların yaşadığı diyarlarla kuzeybatıda aşırı soğuklar yüzünden yaşanılmayan bölgeleri gösterir. Doğuda Çin ve Maçin halkıyla Cabarka diye adlandırdığı Japonya'nın uzaklığı, arada bulunan dağlar ve denizlerin yanı sıra Çin'in çevresindeki büyük duvarın, yani Çin Seddi'nin bu ülkelerde yaşayan ulusların dillerinin bilinmesini de engellediğini yazar. Japonya'nın gösterildiği ilk dünya haritası Kâşgarlı Mahmud'un hem eserinde hem de çizdiği haritada Japonya'ya yer vermesi, haritanın önemini bir kat daha artırır. Bugünkü bilgilerimize göre, Dîvânu Lugâti't-Türk'teki harita, Japonya'nın gösterildiği ilk dünya haritasıdır. Kâşgarlı Mahmud, Japonya'yı doğuda bir ada olarak göstermiş ve Cabarka adıyla anmıştır. Japonya'nın ilk haritası Kâşgarlı Mahmud'dan üç yüzyıl sonra bir Japon tarafından çizildi, ancak Japonya'yı Kâşgarlı gibi bir dünya haritası üzerinde gösteren ikinci harita Dîvânu Lugâti't-Türk'ten tam dört yüzyıl sonra yapıldı. Bu durum Kâşgarlı'ya Japonya'yı dünya haritasında ilk kez gösteren kişi unvanını kazandırdı. Türk illerini bir bir dolaştı Kâşgarlı Mahmud eserini yazarken o devrin Türk illerini bir bir dolaşmış ve doğrudan doğruya kendi derlediği dil malzemesine dayandı. Bu bakımdan eserde çeşitli Türk boylarının ağızları üzerinde bizzat müşâhedeye dayanan tespitler ve karşılaştırmalar yer alır. Müellif, XI. yüzyıl Orta Asya Türk kavimlerini boylarına göre tasnif ettikten sonra bunları konuştukları dil ve ağız farkları yönünden ele aldı. Türk boylarının birbirine olan yakınlıkları ve temasları üzerinde de durur. Ayrıca Türk kavimleri içerisinde yabancılar tarafından konuşulan dillere ve onların konuştukları Türk ağızlarına da temas etti. Dîvânu Lugâti't-Türk'ün sözlük bölümünü oluşturan bölümler XI. yüzyıldaki Türk dilinin söz varlığını gözler önüne seren eşsiz bir hazine niteliğindedir. Ağızların edebî kabiliyetleri göz önünde bulundurulduğunda eserde başlıca iki ağız üzerinde önemle durulduğu görülür. Bunlardan biri, "Türk şivelerinin en incesi ve zarifi yani edebîsi" diye nitelendirilen ve bugün hâlâ Kâşgar ve dolaylarında kullanılan Hâkaniye Türkçesi, diğeri ise "Türk şivelerinin en kolayı" olarak tanımlanan ve daha sonra geniş bir edebiyat meydana getiren Oğuz Batı Türkçesi'dir. Dîvânü Lugati't-Türk'te esas itibariyle Karahanlı Türkçesi üzerinde durulmakla birlikte Oğuzlara da önemli bir yer verilir. Eserde yalnız Oğuzların bütün boyları ve damgaları ayrı ayrı zikredilir ve sözlükte Hâkaniye Türkçesinden sonra en çok Oğuz Türkçesi'ne ait kelimeler yer alır. Oğuzlara böylesine büyük önem veren Kâşgarlı Mahmud, her Türk boyunun yaşadığı bölgeleri en batıdan başlayarak doğuya doğru sıralamıştır " Rum Bizans ülkesine en yakın olandan başlayarak hem gayrimüslimleri hem de Müslümanları belirli bir düzen içerisinde doğuya doğru sıraladım. Rum ülkesine en yakın boy Beçenek 'Peçenek'tir. Sonra Kıfçak 'Kıpçak', Oğuz, Yemek, Başgırt, Basmıl, Kay, Yabagu, Tatar, Kırgız gelir. Kırgızlar Çin ülkesine yakındırlar. Daha sonra Çigil, Tohsı, Yagma, Ograk, Çaruk, Çomul, Uygur, Tangut ve Çin'de olan Hıtay gelir. Bundan sonra Tavgaç gelir, bunların ülkesi de Maçin'dir." Yirmi boyu, batıdan doğuya doğru sıralayan ve bunları Türk adı altında toplayan Kâşgarlı Mahmud günümüzde, çeşitli adlarla anılan soydaş toplulukların nasıl tanımlanması gerektiğine de bin yıl öncesinden ışık tutar. Kâşgarlı Mahmud, Türk boylarının yaşadığı coğrafyayı anmakla kalmamdı. "Bu boyların her biri şu haritada gösterilmiştir" diyerek eserine eklediği harita üzerinde Türk soylu halkların yaşadığı bölgeleri göstermiştir. Eserinin sözlük bölümünde Kençek, Kıfçak, Taŋut, Tatar, Yagma, Yemek gibi çeşitli Türk topluluklarının adlarını kısaca açıklayan Kâşgarlı Mahmud Türk adının yanı sıra Oğuz, Türkmen, Uygur, Çigil'i ele alırken bu Türk topluluklarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir. Elimizde, Türkçenin eski devirlerini ele alan bu vasıfta, bu genişlik ve derinlikte başka bir eser bulunmadığından, Dîvânü Lügâti't-Türk, Türk lehçe ve ağızları için değer biçilmez bir kaynak durumuna getirdi. Türk sözlük biliminde açtığı bu çığır, Kâşgarlı Mahmud'a Türk sözlükçülüğünün atası unvanını kazandırmıştır. Eseri şu ifadelerle bitirir " Hamdolsun âlemlerin Rabbi Allah'a… Hüseyin oğlu Mahmud der ki Bu kitabı yazmaya başlarken Türk dilinin sözlerini toplama, kurallarını ve usullerini bildirme, ölçülerini açıklama, bölümlerini sıralama sözünü vermiştik. Bu sözümüzü yerine getirmiş, amacımıza ulaşmış oluyoruz. Gereksiz sözleri, fazlalıkları, kullanımdan düşmüş şekilleri kitabın dışında tuttum. Burada sona eren kitabımız sonsuza kadar varlığını sürdürsün. Hamd, ezelî ve ebedî olan Allah'a, salat ve selam Muhammed'e ve onun soyuna olsun..." Çağlar öncesinde yazılan modern sözlük Divân-ı Lügati't Türk, dil çalışmaları yanında Türk folkloru ve toplumbilimi araştırmaları için de vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Kelimelerin anlamları, örnek cümleler, şiirler, atasözleri ve deyimlerle pekiştirilir. Sözlükte kelimelerin anlamlandırılması ve Türk boylarına ait bütün söz varlıklarının küfür, argolar, edatlar, tabiat taklidi kelimeler vb. yer alması bakımından değerlendirildiğinde modern bir sözlük hüviyeti kazandırır. Türk dilinin sözlü edebi metinlerini ilk defa Divân-ı Lügati't Türk'ten öğrenmekteyiz. Sagu denilen ağıtlar, koşuk adı verilen koşmalar, sav olarak bilinen atasözleri ve nazım şekillerine ait bilgiler de sözlükte bulunur. Bunun yanı sıra Alp Er Tunga gibi destanlaşmış kahramanların bu sözlükte rastlarız. Tüm bu sebeplerden ötürü Divan-ı Lügati't Türk; dil, edebiyat, toplum ve sosyoloji tarihimiz bakımından çok önemli belgeleri toplayan bir kaynaktır. Araplara Türkçeyi öğretmek için yazılan eseri aslında tek bir sebebe bağlamak da doğru değildir. Çünkü Kaşgarlı Mahmud bu görevi yerine getirirken hem Türk dili ile Arap dilinin bir muhakemesini yapar hem de Türk dili ve kültürü ile ilgili geniş ve çok yönlü bilgiler verir. Böylece, o, Türkçenin ve Türk kültürünün o çağ İslam topluluğu içindeki yerini belirlemeye çalışır. Bunun dışında Kaşgarlı Mahmud ele aldığı Türk boy ve kavimlerinin oturdukları yerleri uzun uzun anlatır. Kullandıkları alfabe sistemlerinden, dillerindeki ses ve yapı ayrılıklarından, boy teşkilatlarından söz eder. Onların etnografyalarından inançlarına, gelenek ve göreneklerine, edebiyat ve folkloruna varıncaya kadar ayrıntılı bilgiler verir, bu bilgileri gerektiğinde hadisler, atasözleri, şiir parçaları ve dörtlükler gibi canlı örnekler sıralayarak açıklar. İlk Türk dünya haritası ve en eski Türk savları atasözleri onun kitabında yer alır. Dîvânu Lugâti't-Türk'e göre Türk Eserinin başlangıç bölümünde Tanrı'ya ve Hz. Muhammed'e övgüden sonra Türklerden övgüyle söz eden, Dîvânu Lugâti't-Türk'ün sonraki sayfalarında da hemen her fırsatta Türklüğü ve Türkleri öven Kâşgarlı Mahmud sözlüğünde Türk adını şöyle tanımlamaktadır "Türk Tanrı'nın selamı üzerine olsun Nuh peygamberin oğlunun adıdır. Nitekim 'İnsanın üzerinden henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?' ayetinde Âdem peygamberin adı nasıl 'insan' sözüyle anılıyorsa Allah Nuh'un oğlu Türk'ün çocuklarına seslenirken bu adı kullanır. Ayetteki 'insan' sözü genel bir ad olarak yalnız bir kişi için kullanılmıştır. 'Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağılarının aşağısına çevirdik. Yalnız inanıp iyi işler yapanlar hariç' ayetinde geçen 'insan' sözü çokluğu, topluluğu bildirir. Türk sözü, Nuh'un oğlunun adı olduğunda bir kişiyi ifade eder. Oğullarının adı olduğunda da 'beşer' sözü gibi çokluğu ve topluluğu anlatır. Bu sözün tekliği ve çokluğu da kullanılır. Nitekim Rum da İshak peygamberin oğlu Esav oğlu Rum'un adıdır. Onun çocukları da bu adla anılmıştır. Biz de, ad olarak kullanılan Türk'ün Allah'ın verdiği bir ad olduğunu söylüyoruz. Çünkü Kâşgarlı Halef oğlu İmam Şeyh Hüseyin'in İbn-el-Garkî'den aktardığına göre İbn Ebi'd-Dünya adıyla tanınan Şeyh Ebu Bekr el-Mugide'l-Cerceranî'nin ahir zaman üzerine yazmış olduğu kitabında yazdığı ve yüce Peygamber'e dayandırdığı hadise göre Allahü Taala 'Benim bir ordum vardır, ona Türk adını verdim ve onları doğuya yerleştirdim. Bir ulusa kızdığım zaman Türkleri o ulus üzerine musallat ederim' diyor. İşte bu, Türkler için bütün insanlara karşı üstünlüktür. Yüce Tanrı, onların adlandırılmasını kendisi üstlenmiş, onları yeryüzünün en yüksek yerinde, havası en temiz ülkelerinde yerleştirmiş ve onlara 'Kendi ordum' demiştir. Bunların yanı sıra Türklerin güzellik, sevimlilik, zariflik, incelik, tatlılık, büyüklere saygı, sözünde durma, sadakat, alçakgönüllülük, yiğitlik, mertlik gibi her biri ayrı ayrı övülmelerini gerektirecek erdemleri anmaya gerek yoktur." Aynı zamanda Divânü Lugâti't-Türk, insanlığın ortak hafızası Olarak UNESCO Dünya Belleği'ne dâhil edildi.
Divan - I Lügat'it-Türk Özellikleri Konulu Yazı Divanı Lügat -it Türk Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır . Yazılmasının amacı Türkçenin Arapçadan daha üstün olduğunu göstermek içindir . Bu lügat 25 Ocak 1072 yılında yazılmaya başlanmış olup 10 Şubat 1074 yılında ise bitirilmiştir . Türk Dilinin çok önemli bir yere sahip olduğunu göstermek amacı ile yazmıştır Kaşgarlı Mahmut . Divan-ı Lügat-it Türk Arap alfabesi ile yazılmıştır ama içinde birçok Türkçe içeren bilgiler de yer almaktadır. Divan-ı Lügat-ıt Türkün içinde bir sürü atasözleri , deyimler , koşuklar bulunmaktadır . Arap dili de çok güzel bir dildir ama Türk dilinin de geniş anlamlar içerdiğini kanıtlamak amacı ile yazılmıştır . Kaşgarlı Mahmut Karahanlılar döneminde yaşamış bir bilim adamıdır . Divan-ı Lügat-ıt Türkün en önemli özelliği Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olmasıdır . En kapsamlı olan bir lügattır . Türk sözlüğün divanı anlamına gelir Divan-ı Lügat-ıt Türk . Bu lügatte Türklerin ilk haritasını da Kaşgarlı Mahmut çizmiştir . Bu lügatte 7500 kelime vardır . Kaşgarlı Mamut bu lügatte Türklerin özelliklerinden , yaşayış tarzlarından , gelenek , görenek ve örf ve adetlerinden bahsetmiştir . Türklerin ne kadar güzel bir millet olduğu hakkında da bilgi vermiştir . Bu yüzden bu lügat çok önemli bir yere sahiptir .
Divan-ı Lügat'it Türk Hakkında Bilgi Veriniz . * Divan-ı Lügat'it Türk adlı eser on birinci yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış bir eserdir . * Bu eser Kaşgarlı Mahmut tarafından Ebu'l Kasım Abdullah'a sunulmuştur . * Kaşgarlı Mahmut filolog , etnograf ve aynı zamanda haritacıdır . * Bu eser ansiklopedik bir sözlüktür . * Türkçe'nin Arapça'dan üstün olduğunu kanıtlamak için yazılmış olan bir eserdir . * Bu eser Türk dilinin ana eseridir . * Türkçemizin ilk dil bilgisi ve ilk sözlüğü olma özelliğini gösterir . * 7500 Türkçe kelimenin Arapça karşılığı verilmiştir . * Bu eser Arapça yazılmış Türkçe bir sözlüktür . * Kaşgarlı Mahmut bu eserinde Türkçe sözcüklerin karşılıklarını çeşitli örnekler ile vermiştir . * Bu eserde halk ürünlerinden olan sav, sagu, koşuk ve destan gibi örneklere rastlayabiliriz . * Türklerin örf ve adetleri , gelenek ve görenekleri hakkında bilgi veren bir eserdir . * Bu eserde bir Türk dünyası haritası yer alır . * Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat'it Türk adlı bu eseri Alper Tunga Destanı'nda bahsedilmiştir . * Bu eserde Hakaniye lehçesi kullanılmıştır . * Bu eser Karahanlılar dönemine ait bir eserdir .
divanı lügatit türk sav sagu koşuk örnekleri