2 patates. 2-3 sivri biber. 1 kapya biber. 1 kg domates. bir kac dis sarimsak. tuz karabiber seker ve biraz seker. Yapilisi: patlican kabak biber ve patatesleri mümkün oldugu kadar minik minik dograyin ve yagda kizartin.Daha sonra bunlari bir süzgece alip bir kac saat süzülüp fazla yaglarindan arinmasini saglayin. Bunun yerine çift yönlü kitaplıklar ya da raf sistemleri de kullanmanız mümkün tabi. Çift yönlü raf sistemleri sayesinde odanın iki farklı tarafına da hitap eden aksesuarları dekoratif malzemeler olarak kullanabilirsiniz. Ince uzun odalarda küçük küçük bir çok mobilya ile dekorasyon yerine büyük bir kaç temel malzeme ile Diğer tiplerin abartılarından uzak durup ama asla da salt nihiliste dönüşmeden tek bir görüşü bağlı kalıyorlar; başkalarının özgürlüğünü korumak. Başkalarını düşünen ruh ikizi, dinleyici, başkasının iyiliği için kendi rahatından koşulsuz şekilde vazgeçen kişiler işte bu tip insanlar. KÜÇÜK EVLER İÇİN BAHÇE TASARIMI. Ev bahçesi , dar bahçe duzenlemesi , bahçeli ev modelleri , müstakil ev bahçe düzenlemesi , villa bahçe düzenlemesi , villa bahçe modelleri , bağ evi bahçe düzenlemesi , müstakil ev bahçe dekorasyonu , evde botanik bahçe , yazlık bahce düzenlemesi , yazlık bahçesi düzenleme , evde kış bahçesi , bahçe depolama evi sahibinden Bentham, bütünü (pan-) gözlemlemek (-opticon) anlamına gelen Panoptikon’u “bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modeli” olarak ifade etmiştir. Hapishanelerimizle yaşıyoruz. Evlerimizin dahi konutta infaz mekanlarına dönüştürüldüğü ceza/cezalandırma sistemi içeriyi ve dışarıyı birbirinden ayıracak AAFr7tM. Bir artı bir evler kullanım ve pratiklik açısından çoğumuzun ilgisini çekiyor. Büyük bir evde yaşamaktansa küçük ancak güzel tasarlanmış bir evde yaşamayı tercih edenlerin sayısı her geçen gün artmakta. Yapılan tüm yeni projelerde de artık bir artı bir dairelere fazlaca yer sevimli evlerde az mobilya ile çok daha kullanışlı bir yaşam elde edilebilmekte. Bu sayede temizlik ve düzen de daha kolay yapılabiliyor. Büyük evlerde odalara ulaşmak için uzun koridorlardan geçmek yerine bir artı bir evlerde kısa sürede her şey elimizin altında Konteynırlar son zamanların en yaratıcı bir artı air dairelerinden 2. Başka bir başarılı koyteynır modeli 3. Giyinme odasına sahip bir model 4. Klasik ve düzenli 5. Geniş yaşam alanına sahip bir daire 6. Yüksek tavanlı dairelerde yatak odasını mutfağın üstüne alarak yer kazanılabilir 7. Yuvarlak hatlara sahip başarılı bir tasarım 8. Yarı açık mutfak örneği 9. Koyu ve açık renklerin mükemmel kullanımı 10. Basit, sade ve etkileyici 11. Mutfağın yeri bu planı çok güzel yapıyor 12. Giyinme odası isteyenlere 13. Ahşap görünüm küçük dairelere çok yakışıyor 14. Farklı ve muhteşem bir tasarım 15. Kullanışsız görünen daireler iyi tasarlandığı zaman çok kullanışlı oluyor 16. Bir başka başarılı tasarım 17. Kullanım alanı az bile olsa planlama ile her şey mümkün 18. “L” şeklinde daire örneği 19. Bazen yatak odası evin ortasında bile olabilir 20. Değişik tarzlardan bir tanesi 21. Tam bir klasik İki artı iki dört eder demek için devletin izin vermesine gerek yoktur. İnsanları dört duvar arasındaymışçasına sanki bir mahpus gibi bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalan faydacı bireylere dönüştürmek isteyen ve herkesi gözetleyen devletin hapishanesi değildir memleket…Winston düşünmüş, düşünmek suçmuş ve özgürlükler üzerine önce dört eder sonra beş eder yazmış güncesine… Simone de Beauvior’un sözlerini anımsayınca aklıma gelen kendi varoluşlarını sorgulamaktan vazgeçmiş insanlar için bile yapılacak bir şeyler hala vardır.“Beauvoir’a göre varoluşsal problemlerle yüzyüze gelip, onları aşmayı başaran çok az kişi var. Bunu hiçbir şekilde bencillik taşımadan, tamamen başkalarının mutluluğuna odaklanarak başarıyorlar. Diğer tiplerin abartılarından uzak durup ama asla da salt nihiliste dönüşmeden tek bir görüşü bağlı kalıyorlar; başkalarının özgürlüğünü düşünen ruh ikizi, dinleyici, başkasının iyiliği için kendi rahatından koşulsuz şekilde vazgeçen kişiler işte bu tip insanlar. Bu özgür insan tipinin varlığı tartışmalı.“Kendi özgürlüğünü istemek, başkalarının da özgürlüğünü istemektir” diyor Beauvoir. Belki de kendisi bu konuda tek örnekti”İnsan kırılgandır. Anlamak istediğiniz zaman kendi varlığınızla yüzyüze gelirsiniz. İngiliz filozof “Ahlak ve Yasama İlkelerine Giriş” kitabının yazarı “faydacılığın kurucusu” Jeremy Bentham, 1748-1832, insanları, kendi çıkarlarını ve faydalarını en yüksek noktaya getirmeye çalışan canlılar olarak gördü. Hayvan hakları savunucusudur, ateisttir ve liberaldir. Dünyanın en kaba adamı seçilmiştir 1791.Çok düşündü; insanlarda her zaman izleniyormuş hissini uyandıracak ne yapılabilirdi? Sonunda buldu, Panopticon tasarımına uygun hapishane…Az sayıda gardiyanla çok sayıda mahpusu gözetlemek için denetim evi / panopticon adını verdiği daire planlı bir yapı tasarladı. Bentham’ın, çok sayıda insanın bir arada bulunduğu ve kargaşa çıkması muhtemel bir ortamın varlığında oluşabilecek sorunların çözümü için Panopticon fikrinin ürünü olan hapishane modelini kardeşinin Paris'teki bir askeri okul planından aldığı ileri sürülmektedir. Bu tasarım birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruluydu. Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere ortasında mahpuslardan tamamen saklanmış konumdaki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi yer temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki mahpusa saklanacak hiçbir yer bırakmamasıdır. Mahpus sürekli gözlem altındadır, gölgesi bile…Dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışık kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin iyi aydınlatılmış bir siluetini izleme olanağı sağlar. Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka çabası yoktur. Böylece mahpus bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda bütünü pan- gözlemlemek -opticon anlamına gelen Panoptikon'u "bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modeli" olarak ifade etmiştirHapishanelerimizle yaşıyoruz. Evlerimizin dahi konutta infaz mekanlarına dönüştürüldüğü ceza/cezalandırma sistemi içeriyi ve dışarıyı birbirinden ayıracak duvarları bile ortadan tam ortasında bir gözetleme kulesi var…Herkesin her yerde, her şekilde gözlemlenebilir durumda olduğu zaman ve mekanlarda yaşamaya mahkûm olmamalıyız. Kulede mahpusları gözetleyenler aslında gardiyanlar değildir; suçlamak, cezalandırmak, hapsetmek, salıvermek ve ıslah etmek adına zor kullanma gücünün meşruluğunu kabul ettirmek için çabalayan siyasal iktidarın gücü elde tutmak isteğidir bizi gözetleyen…Panaktikon bütünü gözlemlemektir. Toplumu ıslah sürecinin kendi gücünün isteğine göre çalışmasını ve sonuçlanmasını insanlar bireylere dönüştürülür ve kendi çıkarlarına düşkün yapılır. Kendini görülemez ama gözetleyen yapan iktidardan yanadır, kendi kendinin gözetlenmesine razı olmayı kaderiymiş gibi kabullenir. Tamda söylendiği gibi; gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen hapishanedeki mahpusun aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka çaresi olmadığına inandırılan insanları sadece kendi faydasını düşünen ve kendi çıkarlarını kollayan birey yapan bir sistem; insan hakları ve hukukla bağlı Orwell’in 1984’ünün ünlü Big Brother is Watching You sözünü dünya mirası gibi kullanan devletler için suç düşün suçudur. Hem de nasıl rüyalarınızda bile suç işleyebilirsiniz…Pişman olursunuz, üzülmezsiniz bile. 1984’ün kahramanı Winston şöyle yazmıştır güncesine “Özgürlük, iki artı iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse arkası gelir”. Winston düşünce suçlusu olur, hapistedir…Hapistekiler tele ekranla izlenmektedirler. Parsons isimli birisini getiriler aralarına…Bu bölümü George Orwell’in 1984 romanından okuyalım“Suçlu musun?” dedi Winston.“Tabii ki suçluyum!” diye bağırdı Parsons, tele ekrana dalkavukça bakarak. “Parti masum bir adamı tutuklayacak değil ya!” Kurbağayı andıran yüzüne bir dinginlik, dahası bir ermişlik gelmişti. “Düşünce suçu korkunç bir şeydir, dostum,” dedi bir özdeyiş söylüyormuşçasına. “Sinsi bir şeydir. Adamı esir alır da farkına bile varmazsın. Beni nasıl ele geçirdi biliyor musun? Uykumda! İster inan ister inanma. Çalışıp çabalayan, üzerine düşeni yapmaya çalışan bir adamım ben, kafamın içinde kötü şeyler olduğunu nereden bileyim. Sonra uykumda konuşmaya başlamışım. Hem de ne demişim biliyor musun?”Sağlığından söz ederken tiksinç bir şey söylemek zorunda kalan biri gibi, sesini alçalttı.“Kahrolsun Büyük Birader!” Evet, böyle demişim. Hem de kaç kere. Aramızda kalsın, dostum, iş çığırından çıkmadan beni yakaladıklarına öyle memnunum ki. Mahkemeye çıktığımda onlara ne diyeceğim biliyor musun? Sağolun’diyeceğim. çok geç olmadan beni kurtardığınız için sağolun.”Winston, “Seni kim ihbar etti?” diye üzünçlü bir övünçle, “Küçük kızım” diye karşılık verdi. “Meğer kapı deliğinden dinlemiş. Uykumda söylediklerimi ertesi gün devriyeler yetiştirmiş. Yedi yaşında bir bacaksızdan bekler misin? Ama en küçük kin beslemiyorum ona karşı. Tam tersine, övünç duyuyorum onunla. Demek iyi yetiştirmişim.”Kitabın baskısı sırasında 5 rakamı düştü bilinmiyor ama; Winston iki artı iki beş eder yazmıştı güncesine…Ceza hukuku cezalandırmak için hemen başvurulan bir araç kabul edilmesi boşuna usul hukukunun amacı insandır, sadece insan özgürlüğünü kaldırmaya insanı mahpus tutmaya sisteminin tam ortasına kurulan gözetleme kulesi; herkesin her yerde gözlemlenebilir bireyler olmasını istiyor. Beauvoir’un sözleriyle “Kendi özgürlüğünü istemek, başkalarının da özgürlüğünü istemektir”; eğer isterseniz!İki artı iki dört eder demek için devletin izin vermesine gerek dört duvar arasındaymışçasına sanki bir mahpus gibi bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalan faydacı bireylere dönüştürmek isteyen ve herkesi gözetleyen devletin hapishanesi değildir memleket…Fikret İlkiz20 Nisan 2020 Pazartesidunyaninsesi

iki arti bir evler kac oda