NamazKılmanın Bereketi +. Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: +. (İçki içmek büyük günahtır, içki içen namaz kılmamalı) deniyor. Bu yanlıştır. Namaz ayrı içki ayrıdır. Çok büyük günahlar işlense de, namazı asla ihmal etmemelidir. Âlimlerimiz, (Namazın bereketiyle, diğer günahların bırakılması kolay olur
Yahya Efendi’nin Hızır aleyhisselam ile imrenilecek bir dostluğu vardır ve sık sık bir araya gelirler. Kanuni Sultan Süleyman Han nereden duyar bilinmez, ısrarla sohbete katılmak ister. Yahya Efendi sadece “ Nasip “der. Bir gün padişahla birlikte tebdil-i kıyafet gezintiye çıkarlar.Kayıkçının birine takılıp, boğaza
GüzelDini Bir Hikaye Nasip (1000 Altın) Gencin birisi Kâbe’de hep, “Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allahım, sana hamdü sena ederim” diye dua eder. Bu durum herkesin dikkatini çeker. Birisi, (Neden hep ayni duayı yapıyorsun, başka bir şey bilmiyor musun?) der.
Eylül 15, 2017 İslami Aşk. Fitneden korunmak için. Fitneden korunmak için, “Allahümme inni euzü-bike min azabil-kabri ve min azabinnar ve min fitnetil mahya velmemati ve min fitnetil Mesihiddeccal.” duası okunmalıdır. Resulullahın, “Allahümme inni es'elü-ke fiilel hayrat ve terkelmünkerat ve hubbel-mesakin ve iza eredte
Cevap: Kader Veya Nasip İle İlgili Bir Soru. Onur© Merhabalar..Sevgi güzel şeydir.AşktaFakat size önerim şudur:aşk insanı bazen çok büyük hatalara sürükler bazense öyle geliştirirki bu ben miyim diye sorar insan kendi kendine .
w17q. Forum İslam Forumları, İslami Forum İslam Büyükleri Hz. Ömer'in Adaleti İle İlgili Güzel Dini Hikayeler 17 Aralık 2015, 2124 1 UYARIKullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~ €q0iSt Hz. Ömer'in Adaleti İle İlgili Güzel Dini Hikayeler Hz. Ömer'in Adaleti İle İlgili Güzel Dini Hikayeler Hazreti Ömer ve Sa'd İbni Vakkas Hazretleri - Hazreti Ömer ve Sa'd İbni Vakkas Hazretleri, İran'a at satmaya gitmişlerdi. İran'a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına farkına varan gençlerden birisi yanlarına gelip "Bedeviler" gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap atlarını ellerinden zorla aldılar. Hazreti Ömer ve Sa'd ibni Ebi Vakkas Hazretleri ticaret maksadıyla geldikleri şehre meyüs ve mükedder vaziyette girdiler. Yanlarında yiyecek bir şeyleri olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Aç susuz akşam olmasını beklediler. Akşam olunca da bir hana vardılar. Kapıdan girer girmez hancı, misafirlerin yabancı olduğunu ve üzüntülü olduklarını anladı. Neden üzüntülü olduklarını sordu. Hazreti Ömer daha üzüntülü görünüyordu. O hiç konuşmadı. İbni Vakkas Hazretleri ise başından geçenleri hancıya dert yanarak anlattı. Hancı misafirlerini dinledikten sonra - Siz kederlenmeyin, bizim hükümdarımız son derece âdildir. Ya atlarınızı buldurur, yahut bedelini tazmin eder. Sizin anlattığınıza göre elinizden atları alan hükümdarın kendi oğludur. Ama o mutlaka bu meseleyi halleder, diyerek teselli verdikten sonra -Her sabah hükümdarımız pazar yerinde halkın önünden geçer ve halk ona dert ve dileklerini bildirirler. O da ne icab ediyorsa hemen yapar. Siz sabahleyin hemen pazar yerine gidin vaziyeti anlatın dedi. Sabah, Hazreti Ömer ve arkadaşı pazar yerine çıkıp hükümdarı beklemeye başladılar. Biraz sonra hükümdar yanında tercümanları olduğu halde geldi. Herkes nesi varsa açık açık söylüyor o da gerekeni hemen orada yapıyor veya yapılmasını emrediyordu. Sıra Hz. Ömer ve İbni Vakkas'a geldi. Onlarda başlarından geçenleri anlattılar., atlarının bulunup geri veilmesini dilediler. Hükümdar bunları dinleyince yüzü çok asıldı ve üzüntülü olduğu her halinden belli idi. Bir kese altın verdi ve atlarının da bulunacağını söyledi. Hükümdar tercüman vasıtası ile konuşuyordu, tercüman ise atı alanların hükümdarın oğlu olduğunu söylememişti. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri yine akşam kaldıkları hana geldiler. Bu sefer yanlarında paraları da vardı, karınları da toktu. Hancının parasını verdiler, o gece de orada kalıp sabahleyin yola çıkmayı düşünüyorlardı. Hancı ne olduğunu sordu. Onlar hükümdarla görüştüklerini ve atları bulacağını söylediler, dedi. Hancı birden öfkelendi ve -Demek kendi oğlu olduğu zaman iş değişiyor, dedi. Sabah oldu bu sefer hükümdarın karşısına hancı çıkıp -Hükümdarım, suçu işleyen başkası olur ceza verirler de, sizin oğlunuz olursa cezasız kalır öyle mi? dedi. Nuşirevan bunu duyunca rengi değişti ve çok sinirli olduğu besbelli idi -At sahipleri yarın şehir terketsinler... Fakat biri şehrin kuzey, biri güney kapısından çıksın dedi. Sabah oldu ve atların değerinden fazla para verdi. Hazreti Ömer ve Ebû Vakkas Hazretleri şehri terkediyorlardı. Bir de ne görsünler, şehrin bir kapısına atı alan genç, diğer kapısına ise hükümdara yanlış bilgi veren tercüman asılmışlar ve ölmüşler bile... Fakat ne yazıktır ki, adaletiyle meşhur bu hükümdara iman nasip olmamış ve Efendimiz imansız gittiklerine teessüf ettiği isimler arasında bunu da saymıştır. Elimi sallasam ellisi, -Lakin gönlümün istediği; "ABDESTLİSİ"... .ELIF... ? LAM...? MİM..? İşte böyle mealsiz anlatilmaz haldeyim... Hicretim sana'dır ey Yâr ! Ben sana Muhacirim... Sen bana Ensar..
Her birinden ayrı ayrı dersler çıkarmamız gereken kıssadan hisse kısa dini hikayeler. Her ay kıssadan hisse bölümüne yeni hikayeler eklenecektir...Altınoluk Dergisi'nde her ay "Bir Nefes" başlığı altında yayınlanan kıssadan hisse kısa dini hikayeler... Ey Çağın Nemrutları, Altınızdaki Saman Çöpü Çekilmeyecek mi? “Bir sinek, küçük bir su birikintisi üzerindeki saman çöpüne konduğunda kendisine büyük bir mevki biçerek kaptanlık hevesine düşer. Zavallı sinek der ki Denizi de gemiyi de en iyi ben bilirim. Ey küçücük hacmini bir sinek gözüyle seyreden kişi! Azrail, altındaki saman çöpünü çektiği zaman halinin nice olacağını hiç düşünmez misin ?” Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Şifâyı Veren Ancak Rabbimizdir ÂişeÊ-radıyallâhu anhâ- vâlidemiz şöyle rivâyet etmektedir Nebî sallâllâhu aleyhi ve sellem, âile efrâdından biri hastalanınca, sağ eliyle hastayı sıvazlar ve şöyle duâ ederlerdi “Ey bütün insanların Rabbi olan Allâh’ım! Bunun ıztırâbını giderip şifâ ver. Şifâyı veren ancak Sen’sin. Sen’in şifândan başka şifâ yoktur. Buna, hiçbir hastalık izi bırakmayacak şekilde şifâ ihsân eyle!”ÊBuhârî, Merdâ 20, 38, 40; Müslim, Selâm, 46-49 Kimle Arkadaş Olmalı? Sehl bin Abdullah et-Tüsterî; “Kiminle arkadaşlık edeyim?” diye soran bir zâta şöyle nasihat eder “Sûfîleri tavsiye ederim. Onlardan ayrılma. Zîrâ onlar, sana yaptıkları yardımları hiçbir zaman çok görmez; sende gördükleri hususlardan dolayı, seni ayıplamazlar. Her davranışını, seni mâzur görecek şekilde te’vîl ederler.” Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Kur’an Önden Gidiyor, Bilim Ardından Geliyor Din ve bilim birbirinin alternatifi değildir. Bilim dediğimiz şey, Cenâb-ı Hakk’ın kâinata koyduğu kâidelerin tespitinden ibarettir. Nasıl ki Kur’ân-ı Kerîm, Cenâb-ı Hakk’ın kavlî âyetlerinden oluşuyorsa, kâinat da onu yaratan Rabbimiz’in kevnî âyetlerinden oluşan diğer bir kitaptır. Cenâb-ı Hak, kâinâta bu kâideleri koymasa, bunları keşfedecek idrâk kâbiliyetlerini insana vermese, insan nasıl “bilim” diye bir şey ortaya koyacaktı?! Dolayısıyla bu kırıntı bilgilerle, sonsuz ve mutlak bilginin sahibi olan Cenâb-ı Hakk’a karşı bilimi putlaştırmak; ancak bunu yapan ateist ve deistlerin ne derin bir gaflet ve hamâkat çukurunda bulunduklarının bir göstergesidir. İnsanlığa dîni vaz eden de Cenâb-ı Hak’tır, bilimi ihsân eden de. İkisi birbirinden ayrı değildir. İslâm, tarih boyunca bilimi teşvik etmiş, Batı dünyası cehâlet ve hurâfelerin karanlıkları içindeyken İslâm âlemi, ilim ve medeniyette göz kamaştıran bir seviyeye ulaşmıştır. Zira Kur’ân âyetleri ilme ışık tutmuştur. Yapılan ilmî keşifler, hiçbir Kur’ân âyetini tekzip edememiş, bilâkis te’yid etmiştir. Dolayısıyla yegâne hak dîn olan İslâm’ın bilimle hiçbir problemi yoktur. Bilâkis Kur’ân-ı Kerîm önden gitmekte, bilim ise onu tasdik ederek ardından gelmektedir. Tasavvuf Nedir? Tasavvuf nedir?” diye soran bir şahsa, Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri şu cevâbı verdi “Halka uyma kirinden arınmak, Hakk’a tâbî olmak, süflî huylardan ayrılmak, nefsânî dâvâlardan uzaklaşmak, rûhânî vasıfları kazanmaya gayret etmek, hakîkî ilimlere sarılmak, dâimâ en uygun olana göre hareket etmek, herkese nasihatte bulunmak, ruhların ezel toplantısında verdikleri ahid üzerinde samîmiyetle durmak, Hazret-i Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e ve şerîate uymaktır.” Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Namaza ve Gıdaya Dikkat Merhum Dr. Dursun abi Amerika yolculuğuna çıkmadan önce Muhterem Üstaz’ın kendisine yapmış olduğu şu iki tavsiyeyi bir hâtıra şeklinde şöyle anlatmıştı 1950’li yıllarda Türkiye’yi temsilen özel eğitim almak üzere askeriyeden iki kişi ABD’ye gönderilmek istenir. Bunun için imtihan açılır ve fakirle birlikte iki genç teğmen kazanır. Müracaatı yapmadan Muhterem Üstaz’a durumu arz etmek ve duasını almak niyetiyle İstanbul’a geldim. Erenköy’de Güllü Köşk’te Üstadımız hazretlerinin huzuruna çıktım. Yurt dışına çıkma konusunu açarak şöyle arz ettim “ĞEfendim! Türkiye’yi temsilen ABD’ye gönderilmek üzere imtihan açılmıştı. Fakir de o imtihana girmiştim. İki genç teğmenden biri olarak fakir de seçilmiş. Nasib olursa altı aylığına ABD’ye gönderecekler. Ne buyurursunuz? Neler tavsiye edersiniz?” diyerek hem fikirlerini hem de dualarını almayı istedim. Muhterem Üstadımız Türkiye’yi temsilen fakirin seçilip gönderilmesinden memnun oldular ve “- Namazınıza ve gıdanıza dikkat edersiniz inşaallah” buyurdular. Mahmûd Sâmî Efendi’den Hatıralar-2, Derleyen Mustafa Eriş, Erkam Yayınları Nasıl Mazhar Oldun? Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem anlatıyor “Sahrada yolculuk yapmakta olan bir adam, gökteki bir buluttan ÇFalanın bahçesini sula!È diye bir ses duydu. Bundan sonra o bulut, kara taşlık bir yere saptı ve oraya suyunu boşalttı. Adam, suyun tamamının bir derede toplandığını hayretle gördü ve suyu takip etti. Bir de baktı ki adamın biri, elindeki kürekle suyu oraya buraya çevirerek bahçesini suluyor. Ona Ey Allah’ın kulu! Adın nedir’ diye sordu. Adam, daha önce buluttan duyduğu ismi söyledi, peşinden de Ey Allah’ın kulu! Adımı niçin soruyorsun’ dedi. O da Ben şu suyu yağdıran buluttan, senin adını vererek, ÇFalanın bahçesini sula!È diye bir ses duymuştum da onun için sordum. Sen ne yapıyorsun ki bu lutfa mazhar oldun’ dedi. Bahçe sâhibi Mâdem ki merak ediyorsun söyleyeyim. Ben bu bahçenin ürününü hesap ederim; üçte birini sadaka olarak dağıtırım, üçte birini çoluk çocuğumla birlikte yerim, üçte birini de tohumluk olarak ayırırım’ dedi.” Müslim, Zühd, 45 Oğlunu Şehid Edene Dua Hz. Ebûbekir’in oğlu Abdullah, Mekke’den hicret ederek muhâcir olma faziletini kazanmış, Mekke’nin Fethi’nde bulunmuş, Huneyn Savaşı’na ve Tâif Muhasarası’na katılmış bir sahâbeydi. Taif’te isabet eden bir okla yaralandı. Babasının halifeliğinin ilk yılında açılan yarası sebebi ile vefat etti. Hz. Ebû Bekir, Abdullah’ın yaralandığı oku saklamıştı. Sonradan Müslüman olarak Medine’ye gelen Sakîf heyetine oku göstererek “Bunu tanıyanınız var mı?” diye sordu. Sâid bin Übeyd radıyallâhu anh “Bu oku ben yonttum, ucunu ben sivrilttim, tüyünü ben taktım ve ben attım” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir Sâid bin Übeyd’e şöyle dedi “Bu ok Ebû Bekir’in oğlunu şehid eden oktur. Ona senin elinle şehidlik veren, seni onun eliyle küfür üzere öldürmeyen Allah’a hamd olsun! Onun rahmeti ve ikramı ikinizi de kuşattı.” Mehmet Köprülü, 365 Sahabe Ölçüsü, Erkam Yayınları İki Kişiyi Aşan Sır, Sır Değildir Her sır açığa vurulmaz. Kaderin heybeti de onun sır olmasında değil midir? Kader, nice çok bildim sananları bile acze mahkûm etmez mi? Dolayısıyla işin sonunun ne olacağını önceden açıkça kestirebilmek mümkün değildir; bazen tek denilen çift, bazen de çift denilen tek olur. Aynaya karşı konuşanlar, onu buğulandırırlar da bir şey göremezler. Bunun içindir ki ârifler, fikir, kanâat, para ve mezhepleri hakkında dudaklarını az kımıldatmışlardır. Çünkü bunların düşmanı çoktur; bu hususta biraz mâlûmat edinseler, binbir pusu kurarlar. Ayrıca bir sır, bir başka kişiye söylendiği zaman artık ona vedâ etmek gerekir. Zîrâ iki kişiyi aşan sırlar, sır olmaktan çıkar, yayılıp gider. Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Gaflet Alıklarından Olmamak İçin Dîni, sadece zâhirî cephesi ile anlamak, bâtınına, yâni rûhî derinliğine inememek, pek korkunç bir hüsrandır. Kişi bilmediğinin düşmanı olur. Sâlihlerin, sâdıkların, fazîlet erbâbının muhitinden ve onların sohbetlerinden uzaklaşıp satırların arasında kalmak; gönül ve vicdan ufkunu daraltır, iç-dış nurları söndürür. Kitap ve Sünnet’in ince hikmetlerinden ve ehl-i hâl kimselerin rûhânî aydınlığından mahrum eder. İnsana Hâlık Teâlâ tarafından lutfedilen, hayat sermâyesi olan duyguları kaybettirip, nefsinin esîri kılar. Böyleleri, kâinâta sisli gözlerle bakan gaflet alıkları olurlar. Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Mağfiretini Umarak Gidiyorum Her dünyâya gelen, vakti saati, sayılı nefesleri tamamlandıktan sonra ebedî âleme intikal edecektir. Ne mutlu o kimseye ki, hayatını Hak yolunda ifnâ etmiş ve yüzünün akıyla âhirete göçmüştür! Fakir de, bu hususu nasîbim derecesinde bilebildiğim hâlde, lâyıkıyla kulluk edemedim. Pîr-i fânî olduğum hâlde kendime çeki düzen veremedim. İslâm büyüklerinin şuurlu ve şerefli hayatlarını okudum, lâkin nefsimde tatbik edemedim. Hatâlarla dolu bir ömürden sonra Rabbimiz Teâlâ Hazretlerinin huzuruna ancak mağfiretini umarak gidiyorum. Çünkü O, Rahmân’dır, Gaffâr’dır. Hâce Musa Topbaş Hz. Cimri Allah Dostu Olmaz Bir insan, hem Allah dostu olsun, hem de cimri olsun, bu tasavvur edilemez. Cimriler, Hak -celle ve alâ- Hazretlerinin nazarında hiç itibarı olmayan kişilerdir. Cömertlik, Allâh’ı sevenlerin, âşıkların süsüdür. Hasislik ise, değersiz olanların hastalığıdır, lekesidir. Cömertlik, içerisine her güzelliği alan sıfatların anahtarıdır. Cimrilik ise içerisine her kötülüğü alan seviyesizliklerin anahtarıdır. Hâce Musa Topbaş Hz. Nezaket Ana Rükünlerdendir Maalesef zamanımızda nezâket “zümrüd-i anka” hâline geldi. Herkes birbirine karşı hoyratca konuşuyor ve muamele ediyor, bunun ismine de samimiyet diyorlar. Kabalıkla samîmiyetin ne alâkası var? Hâlbuki samimiyetten nezâket doğar. Fıtraten hoş, nazik olanlar müstesna, ancak bazı altmış, yetmişini aşmış İstanbul efendi ve hanımlarında bu nezâket kaidesine uyanlara rastlayabiliyoruz. Hâlbuki hatırşinaslık, nezâketli olmak, İslâmiyetin ana rükûnlerinden biridir. Hâce Musa Topbaş Hz. Ya Rabbi İhlâsımı Arttır “İhlâsı yaralayan şeyler, dünyevî menfaatler, dünyevî şöhretler ve buna mümâsil şeylerdir. Bazı insan vardır, parayı çok sever, ona münhemiktir o işin üzerine çok düşer. Bazı insan vardır, şöhreti sever. Aman şunum olsun veya herkes beni alkışlasın der. Herkesin takıldığı bir nokta var. İşte ihlâsı bunlar zedeliyor. Bunların hepsi kalpten silinirse, ancak o zaman insan ihlâs sahibi olur. Zararlı şeylerden kaçınmalı, ihlâsa sımsıkı sarılmalı. Herkesin dikkat edeceği en iyi düstur, Cenâb-ı Hak’tan ihlâs talep etmek. Bir mecliste ihlâs var mı, orada her şey var. İhlâs yok mu, istediği kadar kitaplar okunsun, tefsirler vesaire vesaire... Yine noksanlıktır. Fakir dualarımda daima “Ya Rabbi ihlâsımı arttır” diye dua ediyorum. İhlâs en güzel şey. İhlâsı olana Cenâb-ı Hak bol bol ihsan eder. Hâce Musa Topbaş Hz. Bolca Dağıt Mal Biriktirme Sûfiyenin ahlâkından biri de, çoluk çocuğu dara düşürmeden, bolca dağıtmak ve mal biriktirmemektir. Allâh’ını bilen, Hakk’ın hazinelerini bir deniz, kendini de o denizin kenarında oturan biri olarak görür. Çünkü deniz kenarında oturan, her zaman suyun yakınında olduğu için, suyu saklayıp biriktirmeye ihtiyaç duymaz. Hâce Musa Topbaş Hz. Riyâzat Halinde Yaşayın Mutlaka riyâzat hâlinde yaşayın ve Allâh’ın verdiklerini yine Allah için infak edin! Riyâzat hâliniz sadece üç aylara mahsus olmasın. Riyâzâtı, yalnızca Ramazanlara da hasretmeyin. Onu, hayatınızın her safhasına yayın. Yani her zaman riyâzatla yaşayın ve ihtiyaç fazlasını Allah yolunda infak edin! Şunu iyi bilin ki, Dolmabahçe Sarayı’nda da Topkapı Sarayı’nda da yaşasanız, yine riyâzatla yaşamaya mecbursunuz. Onun için malı da mülkü de ancak kalbinizin dışında taşıyın. Eğer ihtiyaç fazlasını Allah yolunda infak etmezseniz, Allâh’ın verdiği nîmetlere karşı nankörlük etmiş olursunuz. Unutmayın ki, infak edilmeyen nîmetler ziyan edilmiş demektir. Ziyan edilen nîmetler de hesabı çok ağır birer âhiret vebâlidir. Hâce Musa Topbaş Hz. Uykuda Kimseyi İncitemezsin Şeyh Sâdî, Gülistan’ında der ki Zâlim ve fâsık biri, bir Allah dostuna “–İbâdetlerin hangisi efdâldir?” diye sorar. O da “–Senin için uykudur. Çünkü, uykuda olduğun zaman kimseyi incitemezsin!..” cevâbını verir. Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Aşırı Düşkünlük Engeldir Nâfile ibâdetlerden daha kıymetlisi, nefeslerimizi alıp verirken daima Rabbimizi düşünmek ve her hususta edebe riayet etmektir. Bu hususa ne kadar dikkat edilse o kadar tekâmül edilir. Sonra her hangi bir şeye aşırı düşkünlük, o da maneviyat yolunu engeller. Meselâ beşeriyet icabı yavrumuza vasat dereceden ziyade kalbimizi kaptırmayacağız. Merhametle bakacağız... Hâce Musa Topbaş Hz. Dostların Gönül Dünyasından Uzak Kalmaktansa… Yaman Dede, Hazret-i Mevlânâ’nın Mesnevî’si bereketiyle hidâyet bulmuş, içli, yanık bir Peygamber âşığı idi. Âdeta O’nun ve ashâbının ahlâkı ile ahlâklanmıştı. Şu hâdise, bu hâlini aksettirmeye kâfîdir Bir gün derste öğrencilerinden biri sorar “–Hocam ağır bir günâhın altında kalmayı mı, yoksa cüzzam illetine tutulmayı mı tercih edersiniz?” Yaman Dede der ki “–Allâh’ın kullarının gönül dünyâsından bir an için uzaklaşmak ve duyarsız olmaktansa diri diri yanıp kül olmayı tercih ederim! Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Aklı Nasıl? Bir adam Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e çok medhedildiğinde Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-; “Aklı nasıl?” diye sormuştur. İhyâ, I, 211 Bir başka hadîslerinde ise “Akıllı kimse, nefsinin hevâ ve hevesine uymayan ve ölümden sonrası için hazırlık yapandır.” buyurmuşlardır. Tirmizî, Kıyâmet, 25; İbn-i Mâce, Zühd, 31 Sabah Kalkınca… Sabahleyin kalkınca ilk işiniz abdest almak olsun!.. Sonra da İlâhî, ente maksûdî ve rızâke matlûbî Allâh’ım, sen benim tek gâyem ve senin rızâna ulaşmak da benim yegâne isteğimdir!..» duâsını yapın. Böyle yaparsanız akşama kadar yaptığınız bütün işlere bu duânın bereketi gelir ve hepsi Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına muvâfık olur, inşaallâh!.. Sâlih insanlarla arkadaşlık edin. Yoksa nefis her ân kayıp gitmeye meyillidir. Dünya bir misâfirhâne, bir devremülk; bugün var, yarın yok!.. Âhiret dağarcığına ne doldurabilirseniz, günde kaç kişinin gönlüne girip “Allah râzı olsun!” dedirtirseniz, kârınız o!.. Hâce Musa Topbaş Hz. Herkesi Büyük Görmek Ana ölçü şu olacak “Daimî olarak alçak gönüllü olmak, zamanların kıymetini bilip israf etmemek, yani hakkıyla değerlendirmek, Cenâb-ı Hakk’ın mahlûkatını sevip onlarla çekişmemek, muhataba dinî seviyesine göre muamele etmek, kabahat örtücü olmak, haram ve helâle dikkat etmek, herkesin küçük gördüğünü dahi büyük görmek. Çünkü günahı küçük gören -hâşâ- Cenâb-ı Hakk’ı küçük görmüş olur. Hâce Musa Topbaş Hz. Cins Cinsine Âşıktır Hazret-i Ali’ye bir kadın gelip “–Küçük oğlum dama çıktı; ucuna geldi. Çağırsam gelmeyecek; bıraksam yere düşüp parçalanacak! Ne yapayım?” dedi. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- “–Ey hanım, onun emsâli bir çocuğu dama çıkar. Onu görünce yanına gelir. Sen de alıp kurtarırsın!” dedi. Kadın, çocuğunun emsâli bir çocuğu dama çıkardı. Çocuk, kendi cinsini görünce, emekleyerek onun yanına geldi. Tehlike bitti. Osman Nûri Topbaş, Bir Testi Su, Erkam Yayınları Niyet Nasıl Yapılır Öğren… İnsan, bütün amellerinde kendini kontrol etmeli, adımlarını ileri ve geri atmasını niyet ile yapmalıdır. Şâyet niyet hazırlığı yoksa işini durdurmalıdır. Çünkü niyet, irade dışıdır. Eskiler ameli nasıl yapacaklarını öğrendikleri gibi niyeti nasıl yapacaklarını da öğrenirlerdi. Marifet Meclisleri, Altınoluk Yayınları, 2020 Ölüme Eştir Abdullah İbn-i Mübârek’e “İnsandaki en üstün haslet hangisidir?” diye sorulunca; “kâmil akıl” buyurdu. “Eğer o yoksa?” dediler, “güzel edebdir” buyurdu. “O da yoksa?” dediler, “kendisiyle istişare edilecek şefkatli bir kardeş” dedi. “O da yoksa?”, “devamlı sükût.” “O da bulunmazsa?” dediklerinde; “ölmektir” dedi. Marifet Meclisleri, Altınoluk Yayınları, 2020 Kim Kötü Arkadaştan İyidir? Mâlik bin Dinar yanına bir köpek gelip oturduğu zaman ona bir şey yapmaz ve kovalamazdı. “Neden kovalamazsın?” denildiğinde “Bu köpek, kötü arkadaştan daha iyidir; kişinin iyi insanları yanında bulup da doğru yola gitmemesi, kötülük olarak kendisine yetişir” buyurdu. Marifet Meclisleri, Altınoluk Yayınları, 2020 Olursa Bakarız Ammar’dan bir şey soruldu. Ammar “Bu şey olmuş mudur?” dedi. “Hayır” dediler. O zaman Ammar “O hâlde bizi meşgul etmeyiniz. Bu, ne zaman olursa, o vakit var kuvvetimizle onun cevabını vermeye çalışırız” dedi. Mehmet Köprülü, 365 Sahabe Ölçüsü, Erkam Yayınları Allah’la Yarışılmaz Cenâb-ı Hakk’ın “mütekebbir” sıfatının ortaklığa tahammülü yoktur. Allah Teâlâ’nın azamet ve kibriyâ sıfatıyla yarışa kalkışan, Hakk’a karşı “Ben!” diyen zâlimler, “Bizden daha güçlü kim var?” diye övünen Âd ve Semûd gibi kavimler, Allâh’ın lûtfettiği güç ve kudreti kendi nefislerine izâfe ederek gurur ve kibir şımarıklığına kapılanlar, dâimâ ilâhî gazaba dûçâr olmuşlardır. Vaktiyle o mağrur zâlimlerin ihtişamlı sarayları üzerine doğan güneş, bugün onların harâbeleri üzerine doğuyor. Akıllı Olalım Allâh’ını seven her konuda bilgili olacak, gözünü açacak. Saflık başka, temizlik başka, ahmaklık başka. Safla ahmağı da ayırt etmek lâzım… Fahr-i kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, insanları akıllarına göre değerlendirirlerdi. Akıllı olalım. Akıllıca yapılan işlerden iyi netice alınır. Çünkü akıllı, gayeyi bilir. Sonra ne yapılması lazım gelirse ona başvurur. Hâlbuki akılsız, ne yapılması lâzım geldiğini bilemez, bilmeyince de, yalnız şuursuz bir hâlde hareket eder. Verimli bir netice alamaz. Hayrı-şerri, iyiyi-kötüyü tefrik edemez. Gerek dünya işlerinde, gerek âhiret işlerinde vaziyet değişmez. Eğer akıllı insana seyr u sülûk yolu nasip olmuşsa, o, bahtiyarların en bahtiyarı, yani daha dünyada iken cennet hayatına nail olmuş olur. İsterse o fakir olsun, isterse türlü türlü ibtilâlara maruz kalsın. Çünkü Allâh’ın kendisine bahşettiği aklı selim sayesinde, Allâh’a bağlılığı artmış ve huzuru bulmuştur. Hâce Musa Topbaş Hz. Rasûlullah Sevgisinde Zirve Ebû Kuhafe biat etmek üzere elini Peygamber’e uzattığı zaman Ebûbekir ağladı. Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem “Seni ağlatan nedir?” diye sordu. Ebûbekir “Senin amcanın eli, babamın elinin yerinde olsaydı, senin gözünün onunla aydın olması benim gözümün aydın olmasından bana daha sevimli gelirdi” dedi. Mehmet Köprülü, 365 Sahabe Ölçüsü, Erkam Yayınları Nasıl Hesap Vereceğim? Hz. Selmân bir keresinde hastalanmıştı. Sa’d bin Ebî Vakkas onun ziyaretine geldi. Hz. Selmân ağlıyordu. Hz. Sa’d, “Niçin ağlıyorsun? Hâlbuki vefat edersen arkadaşlarına kavuşacaksın. Havz-ı Kevser başında Rasûlullah ile buluşacaksın. Peygamberimiz senden hoşnuttu!” dedi. Hz. Selmân ona şu cevabı verdi “Ben ne ölümden korktuğum için ne de dünyadan ayrılmak istemediğim için ağlıyorum. Beni ağlatan, Rasûlullah’ın şu tavsiyesidir Dünyada sizden birinizin sahip olacağı mal, yolcunun taşıyacağı azık kadar olsun.’ Hâlbuki çevreme bakıyorum, bunca servet var!” Oysa Hz. Selmân’ın eşyasının hepsi 15 dirhem değerindeydi. Mehmet Köprülü, 365 Sahabe Ölçüsü, Erkam Yayınları Mâneviyattaki Derece, Teslimiyet Ölçüsündedir İnsan şuna inanmalı ki, bir iş için isteme ve tedbir alma yetmez. O işin ne sonuca varacağını bilemez. O hâlde bunu bilene bırakmak lâzımdır. Nasıl ki bir altın bileziğin hakiki altın olup olmadığını ancak bir sarrafa göstermekle tatmin olur isek, bir işin sonunun hayır veya şer olup olmadığını da ancak her şeyi bilen Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin bileceğine inanarak ona güvenmek lâzımdır. Teslimiyet, mevhibe-i ilâhiye ise de kula düşen teslimiyetin ehemmiyetini idrak edip teslimiyet yolunda gayret sarf etmektir. Kalp ancak teslimiyetin tam olmasıyla huzura kavuşur. Teslimiyet gönüldeki kederi ve sıkıntıyı izâle eder, ruh sevdiği ile berâber olur. Kulun mâneviyattaki derecesi, teslimiyeti ölçüsündedir. Teslimiyet ehli daima Rableriyle berâberdir. Teslimiyet noksanlığından birçok verimsiz üzücü hâller tecelli eder. Her şeyde tereddüdü, vesvesesi artar. Teslimiyet tam bir huzur ve rahatlık verir. Teslimiyeti olmayanların her işlerinde kararsızlık görülür. Hâce Musa Topbaş Hz. Kaynak Altınoluk Dergisi 2020-2021, Bir Nefes İslam ve İhsan
Peygamber Efendimiz sav'in Kader Kısmet Nasip ile İlgili Sözleri "Bir nefse takdir edilmiş şey mutlaka olur !" Hz. Cabir Kütüb-i Sitte, 16. Cilt, Sf. 499 "Kul, hayır ve şerriyle, tatlı ve acısıyla kadere inanmadıkça imanın halavetini bulamaz." Hz. Enes Kütüb-i Sitte, 2. Cilt sf. 133 Peygamber Efendimiz sav'in Ölüm ile İlgili Sözleri "Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi hazırlığı yapanlardır. İşte akıllılar bunlardır." Hz. Enes Ibnu Mace, Zuhd 31, Kütüb-i Sitte, 16. Cilt , Sf. 330 Kader Allah'ın olacak her şeyin ne zaman ve ne şekilde olacağını, ilmi ezelisi ile bilmesi, tesbit ve tayin etmesidir. Kaza Ezelde takdir edilen şeylerin zamanı gelince, Allah tarafından meydana getirilmesi. Ehli Sünnet vel-cemaat her hayır ve şerrin Allah'ın kaza ve kaderi ile meydana geldiğine, Allah'ın dilediği her şeyi yaptığına kesin olarak O'nun iradesi O'nun meşiyet dilemesi ve tedbiri dışına olmuş ve olacak herşeyi ezelden beri ilminin hikmetine uygun olarak meydana gelecek bütün kainat için miktarlar tayin etmiş, kullarının hallerini, rızıklarını, ecellerini, amellerini ve daha başka diğer hallerini bilmiştir. Ebede kadar meydana gelecek olan herşeye dair, Allah'ın ezeli bilgisi ile kalemin bunları yazdığına Rabbimiz şöyle buyuruyor ''Bu önce geçenlerde Allah'ın geçerli kıldığı sünneti işidir-adeti emri mutlaka yerini bulan bir kaderdir.''Ahzab 38 ''Çünkü biz herşeyi bir takdir ile yarattık.''Kamer 49 Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem'de şöyle buyurmuştur ''Bir kimse kadere, hayrı ve şerri ile Allah'tan geldiğine iman etmedikçe, kendisine gelip isabet eden bir şeyin gelip çatmamasının imkansız olduğunu ve kendisini gelip bulmayan bir şeyin kendisine isabet etmesinin de imkansız olduğunu kesinlikle bilmedikçe hiç bir kul iman etmiş olamaz.''Sahihu Sünen'i-Tirmizi Kadere iman ancak 4 husus ile tamam hususlar kader meselesini anlamanın yoludur. Kadere İman Özetle; BİRİNCİ MERTEBE İLİM Yüce Allah'ın olmuş ve olacak, olmamış şeyler eğer olacak olsa nasıl olacaklarını, geneliyle ve bütün incelikleriyle bildiğine iman kulların neler yapacaklarını, onlaarı yaratmadan önce bildiği gibi, onların rızıklarının, ecellerinin, amellerinin, hareket ya da hareketsizliklerinin inceliklerini de kimin mutlu, kimin bedbaht olduğunuda Allah ''Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.''Tevbe 115 buyurmaktadır. İKİNCİ MERTEBE YAZMAK Bu da; Yüce Allah'ın, mahlukatın kaderi ile ilgili olarak ezelden bildiğini Levh-i Mahfuz'da yazmış olduğuna iman Mahfuz ise hiçbirşeyin eksik bırakılmaksızın tamamiyle yazıldığı gelmiş, gelecek ve kıyamet gününe kadar olacak herşey yüce Allah nezdinde Ümmü'l-kitab'ta yazılmıştır. ''Biz herşeyi İmam-ı Mübin'de önder kitabta tesbit etmişizdir.''Yasin 12 Peygamber Efendimiz'de şöylle buyurmuştur ''Allah'ın ilk yarattığı şey yaz diye ne yazayım? diye sorunca, kaderi yaz, olanı ve ebediyete kadar olacak olanı yaz diye emir buyurdu.''Tirmizi ÜÇÜNCÜ MERTEBE İRADE VE MEŞİAT DİLEMEK Yani bu kainatta meydana gelen herbirşey rahmet ve hikmet özellikleri ile Allah'ın irade ve meşieti ile meydana Yüce Allah şöyle buyurmaktadır ''Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe de siz dileyemezsini.''Tekvir 29 DÖRDÜNCÜ MERTEBE YARATMAK Yüce Allah'ın herşeyi yaratıcısı olduğuna başka bir yaratıcı, O'nun dışında bir Rab dışında her ne varsa O, yaratılmıştır. ''Herşeyi yaratıp onu inceden inceye takdir ve tayin etmiştir.''Furkan 2 Böylelikle kader ve kaza'ya iman etmemiz Mevlamız tüm olacakları ezeli ilmi ile bu yazılanlar sırası geldikçe da kaza ve kadere iman eden kulların bazı düşüncelerden arınması gerekiyor. Bazı insanlar kaderimde var diyerek günah olacak olanların bu fiili işlemeye zorlayan kader midir? Niçin kaderimde var deyip bir ateşe atlamaz veya ellerini ateşe sokmazlar bu insanlar? Bu sapık bir kadere iman etmemiz bunun mahiyeti gizli yapması gerekeken ise; kendilerine verilen irade-i cüziyye ile hayrı ve şerri ayırd edip, Mevlaa'nın emirlerine itaat etmektir. Kadere iman etmenin bir çok faydası kulların ecelleri, rızıkları kader çerçevesinde tesbit ve tayin inanan bir insan ölüm zamanın takdir edildiğini ancak bu emri ilahinin ne zaman vuku bulacağını her an, her zaman kendisini güzel bir halde bulundurmaya çalışır ki, ölüm onu bu güzel hali ile yakalasın. Diğer taraftan rızık endişesi ile saçların ağarmasının kadere iman ile önüne kadere iman eden bir kimse helal çerçevede çalıştığı müddetçe Rabbinin tayin edilmiş rızkının onu bulacağını bilir, ve bu konuda endişe taşımaz. ''Kadere küstüm'', ''kader beni bu hale getirdi'' vs.. gibi sözler çok kader onu o hale getirmemiş, onun o hale geleceğini yazmıştır. İnsanlardan kadere iman etmeleri istenmiş, bunun içeriği ise gizlenmiştir. En Doğrusunu Yüce ALLAH bilir. Tweet Paylaş
Ramazana hürmetin neticesi Gerçek Kardeşlik Çobanın Duası Buda Geçer Ya Hu Batıl inançlarla ilgili hikayeler Güzelliğinde İmtihanı Var Maksadımız Altın Değildi Papaz ve İbrahim Amcanın Hikayesi Kocasını Şikayet Eden Kadın Kimsenin Yaptığı Yanına Kalmaz Padişah ve Genç Öyle Bir Tevbe Yaptı ki… Ömere Neden Faruk Denildi? Emir Sultan Ekmek Veren Eli Kıran Baba Eğer yalancı isen Kendini Tehlikeye Atmak Kelime-i Şehadetin Ağırlığı Kefendeki Mektup Ömere Gelin Olmak Ölüm Doğuran Nikâh Ölüyü Diriltemem İnsanların en bilgini İlk Müslüman İlk İnsan Hakları Mahkemesi İlimsiz amel edenin sonu İkramdan Kaçan Kadının Akibeti İki Avuç Hurma İhtiyar Mecusi İhtiyar Fakir ve Sultan Melikşah İdamdan İslama Heybedeki Altınlar Her şeyi bilmek iyi mi? Hırsız Evliya Hayır var Hatice Annemizi Unutulmaz Kılan Hizmet Hasan-ı Basri Hasan Can Yavuz’ a yoldaş ve sırdaş olan nedim… Harun Reşit ile İhtiyar Otuz yıllık ekmek Otuz Altın O Senin Ailenden Değil O Bir Çare Bulur Niçin Evlenmiyor Niçin Ağızları Kapalı Nereden ve Nasıl aldın Namusa saldıran erkeğin cezası Dört Dirhemlik Gömlek Doğruluk Dinine İmanına Bir Güreş Tutalım Var mısın? Dervişlere Tekke Yaptıran Hristiyan Nalıncı Baba Hazretleri Nafakası bitince ömrü de bitti Münker Nekir ve ra Münafıkın Gözü Olmasaydı Misafir Rızkı İle Gelir Mezarlıktaki Ateş Melik ve Bekçi Melekler Yıkadı Lokman Hekim Limon Arzusu Küçük bir çocuk ve dua Kutup Görme Arzusu Kızımı Kime Vereyim? Kefen Soyanın Hali İstanbulun Manevi Fatihi Haricilerin Tevbesi Endonezya nasıl Müslüman oldu? Eğer Göndermeseydi Efendisinin kulağını çeken köle Ebul Vefa Hazretleri Ebabil Kuşları Düşünen sahip olduğu nimetin farkına varır Kötürüm Çocuk Kul Hakkı ve Cennete Girmek Rabia Köle Olamaz Mağaradaki Kuşun sırrı Mağaradaki Yılan Kabirde Konuşan Genç Kadına Yanlış Fikir Veren Komşu Gafletten Hidayete Garip Karşılanan Bir Adak Gazneli Mahmud ve Ayaz Gerçek Anlaşılınca Gurur Hakiki Muhabbet Nedir? Hakimin dört suçu Halifenin gömleği Hallaç Mansur Bir Hikmeti Vardır Bir insanı tanıma yolları nelerdir? Bir Kabrin Bulunması Bir Kese Altın Bir Münazara Biri İki Etmek Bir deliye bir veli rolü Biz Diriltiriz Biz Bizi Hatırlayın Bizi Tanımaz Oldun Boşa Yorulmuş Boynumu Eğmiş, Beklirem Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı? Böceğin Rızkı Bu akşam Hindistanda Bu da Geçer Ya Hû Buğday Satıcısı Cafer-i Sadık ile Rafizi Cehaletin Tek İlacı Sormak Cehennemden Kurtulabilecek miyim? Cennet Komşusu Ceza Olarak Eli Kesilen Şeyh Cürmüm İle Geldim Sana Daha Büyük Keramet mi Olur? Delinen Kırbalar Delinin Veliye Tavsiyesi Derviş Olduğun İçin Ana Hakkı ve Alkamanın Sonu Annenin İhtiyacı Var Anzaklı Ömerîn Hikayesi Arslanın da Şerefi Var Arzu Eden Gelsin Âşığa Bağdat Irak Değildir Asalet Terbiye Ateş Lazım Oldu At Hırsızı Ayakkabının Çamuru Azap Melekleri ve Günahkar Genç Azrail araya girdi Azrail’in Güzelliği Balina Ziyafeti Bana da bir şey var mı Baykuşlar ve Nuşirevan Behlüle dair bir hikaye Beni Kendinle Meşgul Eyle Beraeti Zimmet Asıldır Berberin İhlası Bereketi Var mı? Besmele Besmelenin Fazileti Bir Bostan Bekçisi Bir Boşanma Olayı Bir defa daha söyle Cennette hangi dil konuşulacak??? Adalet ve Tevazu Ağızdaki Taşın Hikmeti Ahde Vefa Ahsen-ül Kasas Akşama Kadar Yaşamak Alabilirsen al Alay etmenin cezası Allah Mazlumları Zorbalardan Korur Bu Kadın Defnedilemez Allah’ın Emaneti Allahı bilmeye yüz delil Altıyüz Dirhemlik İp Alın Teri Allah’ın Beratı Allahtan Kork, Mührümü Bozma Ameş ve Karısı Ruha Dair Rüyâda bildirilen beş sır Sarhoş ve Müezzin Sana o mucize yetmez mi Sarık ve Sakal Benzetmeye Bak Çay Demle Kim Mezarda Bir Gece Geçirmek İster? Hakkımızda belki bu hayırlıdır Hangi günahımızdan dolayı Hatim-i Tai’den daha cömert fakir Hocamdan tek şey öğrendim Kalbime kibir gelmesinden korktum Kalbiniz kırılacağına taş kırılsın Kapatılamayan kapı Kararan yüz nurlandı Kazdığı kuyuya düştü Hiçbir edepsiz Allah’ın veli kulu olamaz Müşrikler de göze tâbi olmuşlardı Zaferi siz mi kazandınız, Allah mı ihsan etti? Vesikasız köşke oturmak Kibrin zararı Bir Babanın Vasiyeti ve Hızır Sahip Olduğunuz Nimetlerin Farkında mısınız? Sinirlendiğinizde okuyun İnanıyor musun?? Ashab-ı Uhdud Parçalanmış Seccade Her Yükselen Alçalır Uhud kahramanları İnsanı tanımada ölçü Yirmi saniyede mi yapacaksın? Nefsine pay vermeyenin mükafatı Taptığınız ayağımın altında Esas hasta benmişim Ben bir zerreyim Veren de O alan da O!.. Büyükleri seven mahrum kalmaz Söyle de sinekler üzerinden gitsinler İmam-ı Züfer hazretleri Abdullah bin Mübarek hazretleri Azrailin Görevi Düdüklü tencere gibi olmak Bir Gencin Tövbesi Cebrail Sizler nefret ettiriciler misiniz? Kısmetini Beklemek İnanmak / İnanç… Cimriliğin Bu Kadarı Kerin Etkisi Cimri ve kelle Sen kardeşin gibi olamazsın Bu rüya galip geleceğinize işarettir Hakiki âlimlerin hâli Korkarım ki toprak beni kabul etmez Ziyarete mani mal Annen uykuda günah işlemiyor Burada bir incelik var Başıma ne geldiyse bundan geldi Kimi seversen ahirette onunla berabersin Böyle dua edilir mi? Kibir ile geldin tevazu ile gidiyorsun Büyüklere hizmet İhsan eden ihsan görür Madem ki sorduk yapmamız lazım Bir köylünün duası Büyüklerin en gücüne giden şey Kıymet bilmek Uyuyarak beklemek O bunları ihsan olarak yapıyor Rüyadaki padişahlığın ne kıymeti var? Sabaha kadar namaz kıl hatırlarsın Sakın insanların içine girme Sana azab-ı ilahi gelir Sen bizi kiminle sanırsın Sen elinde olanı yaptın Sen hani zengindin Sen namazı da kaza et Sonu ne olacak Sultanım, iki müridim var Tahtıma oturabilir miyim? Kuşun öğüdü Koyun çoban için değildir Ya Rabbi, iman ile ölmemi nasip eyle Yalvara yalvara istenen bela Salevatın Kefareti Sen niçin ağlıyorsun? Kim bilir ne kadar dayak yiyeceksin Azrail, Onun söylediğinden de güzelmiş.. Bu hikaye gerçekten insana namaz kılma duygusu Kazandırıyor İmamı Azamın pratik zekası Padişaha nasihat Namazdan Kurtulmanın Yolu Tebessüm Ettirecek Namaz Nükteleri Senin istifa ettirdiğini, biz de istifa ettirdik Yakmayan Ateş Yağmurla Gelen Evlat katili Fakir bir gencin ibretli mektubu Menkıbelerden hüküm çıkarmak Abdestsiz emzirilen süt Kendinden tiksinmeyenin hâli Kulluk böyle olur Sorması iman alametidir Bizi mecbur ettin Biz seni genç ve kuvvetli sanırdık! Sofu Baba Hikmet Baba Bizden ne öğrendin? Vermezse Mabut Benim sonum ne olacak Bal Tefsiri Adalet, idarecilerin süsü ve güzelliğidir Adaletiyle muamele ederse, yanarız Ahmağa verilecek cevap Âlimin hatası, kaptanın hatasına benzer Allahü teâlâ imana kefil değildir Dinar borç alanın kıssası Ayakkabıcı Bir ibret levhası Referansım Allahtır Yeşil elbise İnanıyor musun? Bir taksi yolculuğu Bırak, kalbin o kalbe secde etsin Süt içermisin Dede Sen ölünce yerler gökler agliyor Biz Peygamberimiz’i kendi nefsimizden de fazla severiz! Sevap kazanmak çok zor iş değil Sorumluluk yükleyin Yüz altın hediyemi versenize Sorumluluk yükleyin Talep edene hizmetçi ol İyiliğin peşinden imtihan gelir Hazret-i Ebu Bekrin üç vasfı Görmeden inanmak Namaz kılmanın bereketi Al sana Leyla Evliyanın derecesini bilemeyiz Namaz ve kurtulan tüccar Cimrilik ateşi Mutezile, Cebriyeci ve Ateist Onu Melekler yıkadı Resulullahın sana selamı var Sahibini kim bilmez Sende kibir var Siz bu orduyu yenemezsiniz Ölürken bile birbirlerini düşündüler Sultanlığı nasıl bıraktı Maşite Hatunun imanı Kötülük eden kendine eder Yavuz’un âlimlere verdiği kıymet Yerdeki besmeleye hürmet Bari onunla beraber yanayım Batmayan gemi Baykuşun kıssası Baytar vazifesini yapmış Benimle kerpiç yaptılar Beterin beteri var Beybaba, biraz geç olmadı mı? Ayakkabıcının korkusu Allahü ehad ver-resulü Ahmed Ateş yerine kül Bir elma ve İmam-ı A’zamın babası Bizden ne işittiyse hemen inandı Bu iki müslüman yalan söylemez Bu nasıl tevekküldür Bu suya pislik karıştırma Cömertlik imtihanı Derviş ve para Desenize akılları da kıt olur Diğer kardeşlerin duymasın Doğru bile olsa Dört kuş dört arzu Eden bulur!.. Eski bir çorabı bile götüremedim Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım Fidanlar şimdiden meyve verdi Hadim-ül harameyn de Hafıza meselesi Hakem tayin etmek normaldir Hakimin üç kusuru Hazret-i Süleyman ve karınca Git, sebeplere yapış Allahü teâlâ seni her an görüyor Hayat sana yakıştığı müddetçe Bu bedeli kullar ödeyemez Çıkarılacak Dersler Cennete giren en son kişi kim olacak?.. Şeytan var mıdır? Einstein hocasına yaptığı açıklama Tevazu Padişahın işi ne İpliği satmaya gönderdim Annenin hizmete ihtiyacı var Örnek Kaynana Eskisi olmayanın yenisi olmaz Herkesin bir görevi var Kendi ayakları üzerinde durmak Ömrün sigortası yok Yıkılamayan Türbe Evlenilecek Hanım Zararın neresinden dönülürse kârdır Gün görmemiş kadın Mümin güler yüzlü olur! 1’den önce sayı var mı? Fakir ve Kör Dudakla Bardak Arası Hayatın İçinden Açlıktan ölen servet sahibi Anne anne, Allah bizi görüyor Atalarımız böyle âdil idi İnsanlık Dersi Saka Hüseyin Kaybolan İngiliz Alayı Kınalı Alimiz Altını Düşman Belle Daha Sıra Gelmedi Gerçek Tedbir Budur Allah Haramdan Kaçanı Korur İki Er Kişi İle Bir Hatun Kişi Aradaki Fark Görev Şuuru Yunus Hürmetine Güvene Lâyık Olmak Hediye Tevekkül böyle mi olur? Gerçek Zenginlik Senin İşin Daha Zor Sarayda İftar Behlül Dana Behlül Divâne Ateş Dünyadan Gidiyor Sen bir kızını vermezsin de… Kâfir mi mümin mi? İmam-ı Âzam Ve Kadılık Mal Sevgisi Kalbi Kaplamamalı Titizliğin Böylesi Hz. Ali’nin rüya yorumu Hz. Ali’nin büyüklüğü Gurura Karşı İlaç Adamın Önemi Bir musibet… En Büyük Cömert O Ne Yaparsa Doğrudur Peygambere Bağlılık “Sinek larvaları” ile yara tedavisi Vahiy meleği Cebrail aleyhisselam, anlatıyor Namaz Kılmamak İçin Bir Tercih Yap 1976 dan 2006 ya gerçekleşen kıyamet alametleri Yeşil Elbise Ölüm Önemli Olan Vermektir Gerçek Gün Yüzüne Çıkınca Hafız Talebe Kadere Bak… Dokunuş İkinci Grup Sorular Geri Alınan Dua Sana Bir Mailim Var Uçuş Tebessüm Allah Nasıl Misafir Edilir? Misafirin Rızkı Dul Kadın Ve Yahudi’nin İmanı Elimi Tut Beş Maymunun Hikayesi Cehalet Kan Aranıyor Namaz kılacaktım Gül yaprağı taşıyan hamal.. Kolun senden önce cennete girdi… Ey Allah var mısın yok musun emin değilim Nebiler Nebisi sav, boş bulduğu yere otururdu Adalet Dağ başına mı, şehir içine mi?.. Bayramlık Urba mı Müslümanlık? Paylaşılamayan velî Oyuncak Satın Alacağım Bizi Boş Çevirmez Kurtların Vazîfesi Böyle Sultana Böyle Kadı Ayağını Değil, Başını koy Asalet ve Terbiye Alabilirsen Al Aynen Senin Gibi Olmak İsterim Gayb Aleminden Hediye Arkadaşını Al, Beraberce Cennete Girin’ Hangi Peygamberin Kızısın? Beddua yerine dua… Uyan Çavuş Tiz Uyan Yarın bir Çinli Kardeşim vefat edecek…. Hapishanede Kılınan Namaz Namazda Vurulmak Namaz Ve Mir’aç Namaz kılacaktım
Hz İbrahim peygamber, kral Nemrut’ a karşı gelmiş. Nemrut, ne güçlü ve acımasız bir kral olduğunu herkes görsün anlasın diye Hz ibrahim in ateşte yakılması emrini vermiş. Meydanda odunlardan büyük bir yığın yapıp odunları tutuşmuşlar. O kadar büyük bir alevmiş ki bulutlara kadar yükselmiş. Bütün Çölde devesiyle birlikte yürümekte olan bir çöl insanı güçlükle hareket eden, susuzluktan ölmek üzere olan bir adama rastlamış. Adam Allah rızası için su istemiş. Devesinden inip bir çare adama suyundan vermiş. Suyu içen adam birden çöl insanını ittiği gibi deveye atlayıp kaçmaya başlamış. Çöl Seyyahın yolu uzak bir diyarda şirin bir köye düşer. Köylülere, tanrı misafirini ağırlayacak biri var mı diye sorar. Köylüler, seyyaha ancak çiftlik sahibi Süleyman diye birinin yardımcı olacağını ve oraya gitmesini söylerler. Seyyah yoldayken birkaç köylüyle daha sohbet eder. Köylülerden Süleyman’ın, o yörenin en zenginlerinden Dervişe bir gün sormuşlar – Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Size farkı gösteriyim deyip, önce sevgiyi dilden kalbine indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi sofrada yerlerini almışlar. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş Çoçuk hikayeleri kısa bir hikaye, baba ve küçük çocuğu bir gün göle balık tutmaya giderler. Göl kenarına da çadır kurarlar. Sabah oltalarını göle atıp çadıra dönerler. Bir saat sonra, oltalarını kontrol ederler, dört beş balık takıldığını görürler. Çoçuk babasına – Baba, ben balıkların oltaya Bir profesörün mezun edeceği bilgisayar mühendisliği öğrencilerine verdiği son ders Bilgisayar Mühendisi Arkadaşlar, İnşallah iyi bir donanımcı veya iyi bir yazılımcı veya iyi bir networkçü veya iyi bir sistem yöneticisi olacaksınız. Yalnız şu önemli meseleleri aklınızdan çıkarmayın; Bu kainatın öyle bir donanımcısı vardır ki, yer İkiz kardeşler annelerin rahminde haftalar geçtikçe büyüyüp gelişmeye başlamışlar. Kendilerini koruyan rahat, güvenli yeri tanıdıkça daha da mutlu olmuşlar. Birbirlerine hep aynı şeyi söylüyorlarmış – Anne rahminde olmamız, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel değil mi kardeşim! Daha da büyümüşler ve Gazneliler devletinin en büyük ve değerli hükümdarlarından biri olan Sultan Mahmud, Hindistan’a çeşitli sefer ler düzenlemişti. Bu seferlerden birinde çok şiddetli bir direniş ile karşılaşmış, zafer kazanacağından şüpheye düşmüştü. Tam bu zor durumda iken Allah’a şöyle yalvardı – Ey Rabbim, bu savaştan galip çıkarsam,
nasip ile ilgili dini hikayeler