COt9yZ. Takva Eğitim ve Okuma Salonu’ndan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi ile ilgili korkunç iddia. Kürt illerinde son günlerde artış gösteren molotoflu ve silahlı saldırılara ışık tutacak derecede çok vahim iddialarda bulunuldu. Devlete bağlı bazı istihbarat teşkilatlarının Kürt illerini karıştırmak istediği, uzun süredir devam eden güvenli ortamdan rahatsızlık duydukları, bölgeyi tekrar doksanların karanlık günlerine götürmek istedikleri az çok tahmin edilebiliyordu. Ancak bugün yapılan bir basın açıklamasında ortaya atılan iddialar bu kadarına da pes dedirtti. İddiaya göre, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi, hem İslami dernek ve STK'ların hem de PKK'ye yakın olan grupların içerisine ajanlar yerleştirdi. Bu ajanlar üzerinden her iki tarafa da molotof, ses bombası, el yapımı bombalar yine polis tarafından devletin imkanları kullanılarak hazırlatıldı ve iki tarafa da verildi. Burada İslami kesim ile PKK karşı karşıya getirilmek istendi. Bu amaçla, Takva Eğitim ve Okuma Salonu’na bir muhbir yerleştirdi. Bu muhbir üzerinden molotoflu saldırılar tertiplenmek istendi ve tıpkı doksanlarda yapıldığı gibi Kürdistan’da faaliyetlerini sürdüren gruplar, karşı karşıya getirilmeye çalışıldı. Takva Eğitim ve Okuma Salonu, çirkin tezgâhı yaptığı basın açıklamasıyla afişe etti. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti önünde yapılan basın açıklamasına Özgür-Der Diyarbakır Şubesi ve Dicle Fırat Diyalog Grubu da destek verdi. Polisin oynamak istediği komplo hakkında detaylı bilgi paylaşan Takva Eğitim ve Okuma Salonu Başkanı Nihat Turan, ayrıca suç duyurusunda da bulunduklarını kaydetti. Hükümet molotoflu saldırıları aydınlatmalı! İslami kesim ile PKK’yi karşı karşıya getirmeyi hedefleyen komployla ilgili olarak Özgür-Der Diyarbakır Şubesi’nden İkram Filiz de kısa bir konuşma yaptı. Çözüm süreciyle birlikte yaşanan ateşkesle beraber bölgeden oluşan barış havasından rahatsız olanların varlığına işaret eden Filiz, buradaki Ergenekon’un hala aktif olduğuna dikkat çekti. Afişe edilen komplonun son günlerde meydana gelen-getirilmek istenen olaylar hakkında yeterince açıklayıcı olduğunun altını çizen Filiz, hükümeti bu olayların üzerine gitmeye ve aydınlatmaya çağırdı. Filiz, halkın artık olgunlaştığını ve bu gibi provokasyona gelmeyeceğini de sözlerine ekledi. “İslami kesim ile PKK karşı karşıya getirilmek istendi" Grup adına basın açıklamasını Nihat Turan okudu. Devlet içerisindeki gizli bir elin istikrarı bozmaya, fitne ve düşmanlığı en hasis oyun ve tuzaklarla yaymaya çalıştığını örneklerle açıklayan Turan, "Toplumun huzurunu devlet imkanlarını kullanarak bozmaya çalışan, suç olan eylemleri organize eden, tefrikacılık çıkarmak için muhbirlik ispiyon işlerini yürüten, toplumsal grupların arasını bozmak için her türlü suçu işleyen ve işletmeye çalışan Diyarbakır Polis Okulu İstihbarat Daireleri ve bu dairelerin devlet imkanlarını kullanarak gayri resmi çalıştırdıkları kişilerin eli ile bölge insanlarını ve toplumun tamamını, özel olarak biz İslami kesimi ve PKK'yi karşı karşıya getirmeye çalıştıkları deşifre olmuştur.” diye konuştu. “Aramıza muhbir yerleştirildi” Turan, oynanmak istenen çirkin oyunla ilgili olarak ellerinde olduğunu ileri sürdüğü onlarca delilden bir kaçını maddeler halinde şu şekilde sıraladı 1. 2008'den beri polis tarafından kullanılmakta olunan, bir sene üç ay başka bir İslami grubun içerisinde kalmış Polis yanında kod adlı şahsın Takva Eğitim ve Okuma Salonuna iki ay önce casusluk, suç işlemek ve işletmek için zemin hazırlığında bulunduğunu tespit ettik. Bu kişi ile yapılan görüşmede bu şahsın polisin zoru ile tehditleri ile bu işe girdiğini ve vicdan azabı çektiğini manen bundan rahatsız olduğunu söylemiştir. Bu şahsın gayri resmi işi sonlandırmak için Diyarbakır Barosuna başvurarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu , elimizde buluna suç duyurusu dilekçesi ile kamuoyuna duyuruyoruz. “Polis molotof ve ses bombası attırdı” 2- Polis devlet imkânlarını kullanarak molotof, ses bombası, el yapımı bombaları muhbir ve casuslara yaptırarak hedef edindikleri gurupların iş yerlerine veya dershane salonlarına gizliden bıraktırılarak ve kuran kursları bahçelerine keleş gibi uzun namlulu silahlan gömerek veya özel mülkiyetlerden casuslar yolu ile anahtar temini yapıp elektrik prizlerine dinleme cihazları yerleştirmek ile gayri kanuni suçlar işlemektedirler. Bu davranışın, toplumu potansiyel suçlu olarak görmekten başka bir izahatı yoktur... "Emniyet bahçemize keleş gömmeye çalıştı" Bunun en bariz örneği bizim kuran kursu ve kreş için kiraladığımız Villanın anahtarını casus aracılığı ile ele geçiren Diyarbakır polis okulu istihbarat dairesi mensupları, izinsiz bir şekilde eve girip elektrik prizlerine dinleme cihazları yerleştirmeye kalkıştılar... Aynı şekilde son anda farkına vardığımızdan dolayı vazgeçmek ve ya ertelemek zorunda kaldıkları bahçeye keleş silahlarını gömme işlerini de ortaya çıkarttık. Bu iş Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına bildirilmiş ve suç duyurusunda bulunulmuştur. "Hem bize hem de PKK'lilere infaz listesi verildi" 3- Bizim içimize polis tarafından gönderilen casuslar aynı şekilde PKK içerisine de sızdırılıp Guruplar arasında çatışma zemini oluşturmaya çalıştılar. Bunun delillerinden biri PKK elemanlarının adresleri, isimleri ve yaptıkları işler bize bildirilerek, bizim bilgileri de aynı şekilde onlara bildirmeye çalıştılar. “PKK-BDP’lilere saldırmamızı istediler” 4- Bize PKK/BDP’yi hedef almak, aynı şekilde onların bizi hedef alması için provakatif eylemler yaptırılmak istendi. Bazı kişilere polis tarafından el yapımı bombalar verilmek istendi. Ancak bu kişiler işi kabul etmeyince suç ortaya çıkmış oldu. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına bu konu hakkında bilgi verilmiştir. “PKK ile birlikte çalışan polis…” 5- PKK dağ kadrosu ile birlikte çalışan polis H. Diyarbakır polis okulu istihbarat dairesi görevlisi bu isim kod olabilir ancak şahsı bilfiil tanıyan kişiler vardır. Bu kişi ve başkaları dağ kadrosuna kamplarda eğitim vermişlerdir. Bu münasebetle dağ kadrosundan olan kişilere polis bizim hakkımızda bilgi ulaştırmıştır. "ZİYA" kod adlı PKK Lice bölge sorumlusuna bizimle ilgili bilgi verilmiştir. Bu bilgilerin PKK’ye verildiği Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına bildirilmiştir" Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu! Takva Eğitim ve Okuma Salonu Sözcüsü Nihat Turan vicdan azabı çekerek Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu dilekçesi veren kodlu kişinin dilekçesinde yazdıklarını da okudu, dilekçede şu ifadeler yer aldı "Suç Toplumsal barışı bozmaya matuf, devletin imkânlarıyla suç olan eylemleri teşvik etmek, organize etmek, muhbirleştirme ve muhbirlere kanun dışı, ceza hukuku bakımından suç sayılan eylemlerde bulunmak. Kriminal grupların eylemlerine maddi ve manevi destek sağlamak. Şüpheliler Diyarbakır Polis Okulu'ndan 2. istihbarat Daire Başkanlığı 2008'de PKK çevresinden bazılarına tesadüfen tanıştım. Emniyet'ten bunu öğrenen bazıları, Emniyet adına çalışmam için bana teklifte bulundu. Faydalı olacağına inanarak kabul ettim. Süreç içerisinde kanunsuz işler bana yaptırıldı. Bana para verilerek, Emniyetin görevli polisleri tarafından Molotof, ses bombası alınması, hazırlanması talimatı aldım. Beş defa bu iş bana yaptırıldı. Sonra, 2012'de ise İslami gruplara yönlendirildim. Bu iş bana zorla yaptırıldı. Hatta bir defasında bir grubun ders yaptığı ortama keleş tabir edilen silahı saklamamı istediler, Yapmadım. Bu olaydan sonra Diyarbakır Barosu'na müracaat ettim ve savcılığınıza geldim. Polisin yaptırdığı çirkin işler Bana yaptıran kanunsuz işler 1. Molotof ve ses bombası için gençlere ve çocuklara para vermemi sağladılar. 2. İslami bir grubun Kur'an Kursu olarak kullandığı bahçeye silah saklamamı istediler. 3. Kur'an Kurslarının kapılarının anahtarlarını temin etmemi istediler ve yaptırdılar. 4. Ensar Market olayını muhbir olarak önceden haber vermeme rağmen engellemediler. Bu ve benzeri olaylardan sonra onlarla çalışmamayı kararlaştırdım. Beni çalışmam ve kanunsuz işler için tehdit etmeye devam ediyorlar. Emniyetteki bu şahıslar Diyarbakır Polis Okulu 2. istihbarat Daire Başkanlığında uğradığım yer görevli mustear-kod adları da olabilir H., A., T., N. ve Y isimli kilerle çalışıyordum, bunları tanıyorum. "Emniyetin bana bir kötülük yapıp, örgütlerin üzerine atacağını düşünüyorum" Bugün bile beni arayan Y isimli şahıs Tel; 0 5xxxxxxx ısrarla beni arayarak, tedirgin etmektedir. Bunlarla görüşmek istemiyor ve devletten tedbir istiyorum. Beni kanunsuz ilerde kullanan kişi ve görevlilerden şikayetçiyim. Bendeki malumat daha fazladır. Savcı beye daha detaylı bilgi vermek istiyorum. Emniyetin bana bir kötülük yapıp, örgütlerin üzerine atacağını düşünüyorum. Yapmadıkları şey değildir. 18 Kasım 2013" Bu yazı alınmıştır. Diyarbakır'da bir okuma salonunda dinleme cihazları bulunduğu iddia edildi. Bağlar ilçesi Selahattin Eyyubi Mahallesi'nde bulunan Takva Eğitim ve Okuma Salonu sözcüsü Nihat Turan, yaptığı açıklamada kendilerine bağlı bulunan medresede 3 adet farklı dinleme cihazı bulduğunu öne sürdü. Daha öncede aralarına sızdırılan bir ajan için basın açıklaması yaptıklarını ifade eden Turan, "Yaptığımız basın açıklaması her kesimin kendine yorumuyla üstü kapatıldı ve öylece konu kapatıldı. Biz bu işin aslının ve oynanacak oyunun ne olduğunun görülebilmesi için böyle bir basın açıklaması yaptık. Lakin hiçbir şekilde destek veya tepki almadık. Tekrar basın mensuplarını buraya toplamamızın sebebi bu kez bizim medresemizde bulduğumuz dinleme cihazlarını göstermek. Bizim derneğimiz Kur'an ve sünnet dışında hiçbir şey anlatmayan bir kurumdur" dedi. "DİNLEME CİHAZLARININ İÇİNDE BULUNAN SİM KARTLAR FATURALI HATTA AİT" Buldukları cihazların içinde SİM kart bulduklarını ileri süren Turan, "Bu SİM kartları faturalı hatlara ait. Bu kartların 6 aylık fatura ödemeleri bile yapılmış. Başvurduğumuz iletişim merkezleri, bilinmeyen numara servisleri tarafından olumsuz sonuçlar sonucunda kendi imkanlarımızla bu faturalı hat sahiplerini ve adreslerini bulduk" diye konuştu. Bu adresin Ankara'da Terörle Mücadele ekiplerine ait olduğunu iddia eden Turan, cihazları geçen hafta medreselerinde elektrik boatlarına yerleştirilmiş olarak bulduklarını kaydetti. Bir gazetecinin, "dinleme cihazlarını ajandan önce mi sonra mı buldunuz" sorusuna Turan, "Biz ajanı bulduktan hemen sonra okuma salonu ve medresemizi detaylıca inceledik ve bir şey bulamadık. Daha önce girişimlerde bulunulmasına rağmen bir sonuç alamayanlar ajanı bulduktan sonra dinleme cihazlarını yerleştirmeyi başarmışlar" dedi. - DİYARBAKIRİhlas Haber Ajansı / Güncel Diyarbakır Politika Güncel Haberler 1116 Son Güncelleme 1421 Haber Kaynağı Felat Bozarslan / Diyarbakır / DHA Fotoğraf DHA Sakarya'da "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan "Ebu Hanzala" kod adlı Halis Bayancuk hakkında Diyarbakır'da yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, Halis Bayancuk'un "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" suçundan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması talep edildi. DEAŞ'ın Türkiye sorumlusu Ebu Hanzala için mütalaa verildi El Kaide terör örgütü ve çatışma bölgeleri ile irtibatlı grupların Diyarbakır yapılanmasının anlatıldığı iddianamede, 14 Ocak 2014 günü tutuklanan Halis Bayancuk'un örgütün "Türkiye emiri" olduğu kaydedildi. Örgütün Diyarbakır yapılanmasında yer alan kişilerin çatışma bölgelerine gittiğini ifade eden savcı, DEAŞ terör örgütünün Diyarbakır emiri olduğu iddiasıyla tutuksuz yargılanan grup lideri olduğu Takva Eğitim ve Okuma Salonu'nda ise çatışma bölgesinde komutan olarak aktif görev alan 10 kişinin bulunduğunu kaydetti. Bayancuk'un da yargılandığı davada 3 tahliye Bağlar'da 3 El Kaide hücresi Diyarbakır'da El Kaide terör örgütü ve çatışma bölgeleri ile irtibatlı, radikal-tekfirci fikirlere sahip bir yapılanma olduğunu belirten savcı, Bayancuk'un yapılanmada üst düzey sorumlu olduğunu kaydetti. Bayancuk'un tekfirci görüşleri doğrultusunda sohbet ve dini toplantılar yapıldığını belirten savcı, bu kişilerin kendilerine taban oluşturmak için; Bağlar ilçesinde 3 farklı yerde faaliyet yürüttüğüne dikkat çekti. Mescit, Takva Eğitim ve Okuma Salonu ve Medrese isimli 3 adreste faaliyet yürüten yapılanmanın, Suriye'deki çatışma bölgelerine adam göndermek için yönlendirici dini sohbetlere önem verdiğini belirten savcı, şu tespitlerde bulundu "Derslerde terör örgütü eylemleri videoları izlenmekte ve CD'leri ücretsiz dağıtılmaktadır. Savaş konulu tahrik edici sözler ile cihat ve şehadet kavramları yoğun şekilde işlenmekte, cımbızlanmış ayet ve hadisler içeren kitaplar ücretsiz dağıtılmaktadır. Bu kişilerin, dini bilgisi az olan genç kesimin bu propagandalar sonucu terör örgütü saflarına katılmasına sebep oldukları ve çatışma bölgelerine gönderdiklerine dair bilgiler alınmıştır." DEAŞ'ın Türkiye yöneticisi hakim karşısında Çocuklarını resmi okullara göndermiyorlar Bağlar ilçesinde medrese olarak kullanılan yerde örgütsel içerikli eğitim verildiğini kaydeden savcı, medresenin bahçe kısmının sportif eğitim maksatlı kullanıldığını ifade etti. İddianamede, El Kaide terör örgütünün devlet kurumları hakkındaki olumsuz propagandası sonucu, resmi okullarda eğitim alınamayacağı inancına sahip örgüt mensupları ve sempatizanların, çocuklarını okula göndermediği ifade edildi. Bu çocukların örgütün fikir ve ideolojisi doğrultusunda yetiştirilebilmesi amacıyla evlerde örgüt mensuplarınca eğitime tabi tutulduğunu kaydeden savcı, bu sayede örgütün gelecek dönemlerdeki faaliyetleri için eleman potansiyelini artırma ve eylem potansiyelini canlı tutma çabasında olduğunu belirtti. El Kaide ile iltisaklı kişilerin, devletin atadığı resmi imamları tanımayarak, farklı bir ortamda grup halinde ibadet ettiklerini kaydeden savcı, bunun toplum içinde merak ve endişe uyandırdığını vurguladı. 'Sizi cihada gönderelim, bütün masraflar bize ait' diyorlardı El Kaide Diyarbakır yapılanmasında faaliyet yürüttüğünü söyleyen gizli tanık Tipi, iddianameye yansıyan ifadesinde, şunları anlattı "El Kaide gruplarındaki kişiler, birçok kişiyi çatışmalara katılmak üzere Suriye'ye gönderdi. Birçok ailenin ocağına ateş düşürdüklerine ve insanların hayatlarını mahvettiklerine şahidim. Diyarbakır'da ikisi merkez, biri Hani ilçesinde olmak üzere 3 grup El Kaide terör örgütü yapılanması var. Bağlar ilçesindeki mescitte 30-40 var. Salı günleri 12 kişi kendi aralarında özel toplanıyor. Bu toplantıya başka kimse alınmıyor. Sohbetlerde her Müslüman’ın üzerine cihadın farz olduğunu anlatılarak, cihada gitmeyenleri müşrik olarak adlandırıyorlar, cihada gitmek isteyenleri ise 'Sizi cihada gönderelim, bütün masraflar bize aittir' diyorlardı. Türkiye'de de mücahitlere ihtiyaç olacaktır Gruba ders veren cihat için istekli olanlara sabır edilmesi gerektiğini söyleyerek, 'Yakın zamanda, şartlar müsait olduğunda Türkiye'de de mücahitlere ihtiyaç olacaktır' dediğini belirten Tipi, "İstanbul'daki El Kaide terör örgütünün Türkiye sorumlusu Halis Bayancuk, zaman zaman gelip ders verirdi. Türkiye Cumhuriyeti'ni, tağut sistem olarak adlandırıp, devlet için askere gidilmemesi, adliyelere gidilmemesi gerektiğini, tağut devletin fikir ve görüşleri doğrultusunda hareket ettiklerinden dolayı imamların arkasında kesinlikle namaz kılınmaması gerektiğini, İslam Devleti kurulmadığı için Cuma namazının kılınamayacağını anlatıyorlardı. Milli eğitime alternatif olarak Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri çocuklara dini eğitim veriyorlardı. Ebu Hanzala'nın El Kaide terör örgütünün Türkiye sorumlusu olduğunu biliyorum." 'Küçük çocukları getiriyorlar' İddianamede, El Kaide terör örgütü ile irtibatlı mescit, medrese ve okuma salonu gibi yerlerin fiziki takiplerinin yapıldığı, çok sayıda küçük çocuğun arabalarla buralara getirilip ders verildiği de ifade edildi. Kız ve erkek çocukların genelde 5'erli gruplar halinde getirildiklerini belirten savcı, çocukların ders sonrası arabayla götürüldüklerini kaydetti. Savcı, takip edilen kişilerin akşam saatlerinde 20-25 kişilik grup halinde medrese denilen yerden çıktıklarını da ifade etti. 'Ebu Hanzala'yı açıkladı Halis Bayancuk iddianameye yansıyan ifadesinde, El Kaide ve Usame Bin Ladin'i övmediğini belirterek, "El Kaide terör örgütünün eylemlerini doğru bulmadığımız gibi, bunların İslam ve Müslümanlıkla ilgisinin olmadığını düşünüyoruz. Bu örgütün faaliyetlerine karşı olduğumuza dair birçok yazı yayımladık. Allah'ın emirlerinden biri olan cihada ilişkin sözler söylemiş olabilirim. Allah'ın tüm emirlerine baştan sona itaat eden biriyim. Bunun El Kaide terör örgütü ile ilişkilendirilmesi mümkün değildir. 2010'dan sonra Fethullahçı polisler tarafından bu tarz soruşturmalar yapıldı, düşüncelerimiz El Kaide ile ilişkilendirilmeye çalışıldı. El Kaide terör örgütü Türkiye sorumlusu olmam söz konusu değildir. Çocuğumun adı Hanzala. Ebu Hanzala'yı, Hanzala'nın babası anlamına geldiği için kullanıyorum. Örgütsel anlam ifade etmiyor" dedi. Ders verdiği mescittekiler Suriye'deki çatışma bölgelerine gitti Bayancuk'un, bir yıl içerisinde 9-10 kez Diyarbakır'daki toplantılara katıldığını belirten savcı, şüphelinin sohbete katılanlara El Kaide terör örgütü sözde şeyhlerinin yazdığı eserleri yol gösterici olarak tavsiye ettiği, oy vermenin şirk olduğunu söylediği, cihat için müslümanların çocuklarını çatışma bölgelerine göndermesi gerektiğine dair konuşmalar yaptığını kaydetti. Bayancuk'un, El Kaide terör örgütünün Türkiye yapılanması içerisinde, farklı illerde, kendisine bağlı medrese/mescit adı altında yapılanmalar oluşturulmasını sağladığı belirtilen iddianamede, şüphelinin bu yapılanmaların olduğu yerlere giderek, toplantı düzenlediğini belirtti. Toplantılarda, Suriye'deki çatışma bölgelerine gitmek için yeni eleman temin etme faaliyetleri yürütüldüğü vurgulanan iddianamede, "Kendisi ile temasa geçen kişileri Suriye'ye gönderdiği, örgütün ülke genelindeki yapılanmasını şekillendiren ve yeni kurulacak hücre tipi yapılanmalara karar verebilecek bir konumda olduğu değerlendirilmiştir" denildi. İddianameyi kabul eden 8'inci Ağır Ceza Mahktemesi, bu dosya ile Bayancuk'un Sakarya'da yargılandığı dosya arasında hukuki bağlantı bulunduğu gerekçesiyle birleştirme kararı verip, dosyayı Sakarya'ya gönderdi. Diyarbakır'da faaliyet gösteren Takva Eğitim ve Okuma Salonu'nda dinleme cihazları bulunduğu iddia Eğitim ve Okuma Salonu sözcüsü Nihat Turan, konuyla ilgili Bağlar ilçesi Salahattin Eyyübi Mahallesi'nde bulunan salonlarının merkezinde yaptığı açıklama, gizli bir çalışmalarının bulunmadığını söyledi."Derneğimiz Kur'an ve sünnet dışında hiçbir şey anlatmayan, onun dışında hiçbir şey tasvip etmeyen bir kurumdur" diyen Turan, şöyle dedi"Daha önce de kurumumuzda bir ajan tespit ettik. Şimdi de bu kurumun içine yerleştirilen dinleme cihazlarını bulduk. Cihazların içindeki kartlar faturalı hatta ait. Dokümanı var ve 6 aylık ödemesi yapılmış."Dinleme cihazlarının kaç aydır oraya yerleştirildiğini bilmediklerini söyleyen Turan, "Elektrik boatlarının içine yerleştirilen bu dinleme cihazlarını geçen hafta çıkarttık" diye okuma salonuna gelen kişilerin tehdit edildiğini de ileri sürdü. Diyarbakır Politika Güncel Haberler

takva eğitim ve okuma salonu